cicek-010.gif

 

İLİM YUVASI / OCAĞI

ANA SAYFA
ATATÜRK KÖŞESİ
2018 UMUTLARIMIZIN YEŞERECEĞİ BİR YIL OLSUN
CEVDET AKBURU KİMDİR?
CEVDET İSMİNİN ANLAMI VE ÖNEMİ
SİTENİN KURULUŞ FELSEFESİ
ALLAH (CC)'E İLTİCA ZİKRİM
AŞK-I HÜDA ( AŞK-I SEMA) - "HU AŞKI"
HAYATIMA YÖNVEVEREN VE IŞIK TUTAN HADİSELER
SEMA'DAN SENA'YA MANA ALEMİ!
MANA ALEMİNDE LUTFEDİLENLER!
SIR KAPISI - SIRR-I HAKİKAT
HAK YOL’DA YÜRÜMEK; KILDAN İNCE, KILIÇTAN KESKİNDİR!
DİNİMİZİN EMRİ; OKU EMRİ ÜZERİNE İNŞAA EDİLMİŞTİR!
ALEVİ DEYİŞLERİ
MUTLAKA İZLENMESİ GEREN VİDEOALAR
ALEVİLİK NEDİR?
İSLAMİYET VE ALEVİLİĞİN ÖNEMİ!
EHLİBEYT KİMLERDİR?
ALEVİLİK'TE 4 KAPI 40 MAKAM'IN ÖZÜ VE TEMEL ESASLARI
HZ. ALİ (AS)'NIN SÖZLERİ VE SIR DERYASI
HZ. ALİ (AS) HAYATI
HZ. HASAN (AS)
HZ. HÜSEYİN (AS)
HZ. FATIMA (AS)
12 İMAMLAR KİMLERDİR? KISA TANITIM BİLGİSİ
12 İMAMLARIN HAYATLARI
KUR'AN-I KERİM OKUMAYI ÖĞREN!
KUR'AN-I KERİM OKU - DİNLE
MEALLİ KUR'AN-I KERİM DİNLE
FARKLI DİLLERDE KUR'AN OKU
MEALLİ KUR'AN-I KERİM OKU - DİNLE
KUR'AN-I KERİM'DE DUA AYETLERİ
KUR'AN-I KERİM DEN AYETLER GÜLİSTANI
KUR'AN-I KERİM'DEN UYARICI AYETLER
KUR'AN-I KERİM'DE ŞEYTAN'LA İLGİLİ AYETLER!
ALLAH (CC) İLMİ İÇİN ÇALIŞANLARIN YOLU HEP AÇIK TUTULUR!
ŞEYTAN'LA İLGİLİ HADİSLER
HZ: MUHAMMED (SAA)'İN HAYATI
HZ. MUHAMMED (SAA)'İN HAYAT ÖZETİ
HZ. MUHAMMED (SAA)'İN VEDA HUTBESİ
PEYGAMBERİMİZE SALAVAT GETİRMENİN ÖNEMİ - VİDEO!
HZ. MUHAMMED (SAA)'E SALAVAT OKU
SALAVAT-I FATİH - ÇOK KIYMETLİ SALAVAT
PEYGAMBERİMİZ (SAA)'İN DUASI
41 SORUDA PEYGAMBER EFENDİMİZ (SAA)'İ TANIYALIM
SORULARLA PEYGAMBER EFENDİMİZ (SAA)
ŞEYTAN'IN DİLİYLE NEFSİN YAP DEDİKLERİ!
ALEVİLİK VE YANLIŞ DEVLET POLİTİKALARI
"ENE'L HAKK" - HALLAC-I MANSUR
SELMAN-I FARİSİ KİMDİR?
"KÜNTÜ KENZ" (GİZLİ HAZİNE) AŞK U SEVDA "HÛ" ÇEKER
ESMAÜL HÜSNA - ENGİN NOYAN - VİDEO!
HAFTANIN 7 GÜNÜ HZ. MUHAMMED (SAA)'E SALAVAT OKU!
HAKK DOSTU HIZIR (AS) VE KERAMETLİ KİŞİLİĞİ!
HAKK DOSTU MEHDİ (AS) VE ÖNEMİ:
HAKK DOSTU MEHDİ (AS)'IN ZUHUR ETMESİ
HAKK DOSTU MEHDİ (AS) ZUHUR ETTİĞİNDE ŞU GÖREVLERİ İFA EDECEKTİR İNŞALLAH!
HAKK DOSTU VEYSEL KARANİ'NİN DUA-İ MUNACATI
HAKK DOSTU VEYSEL KARANİ'NİN HAYATI VE SÖZLERİ!
HAKK DOSTU ABDÜLKADİR GEYLANİ'NİN HAYATI VE SÖZLERİ!
HAKK DOSTU ARSLAN BABA HAZRETLERİ
HAKK DOSTU AHMET YESEVİ HAZRETLERİ
HAKK DOSTU HACIBEKTAŞ-I VELİ HAZRETLERİ VE SÖZLERİ
HAKK DOSTU ŞEMS-İ TEBRİZİ HAZRETLERİ
HAKK DOSTU MEVLANA HAZRETLERİ VE SÖZLERİ!
HAKK DOSTU HACIBAYRAM-I VELİ
HAKK DOSTU YUNUS EMRE HAZRETLERİ VE SÖZLERİ
HAKK DOSTU BİŞR-İ HAFİ HAZRETLERİ, HAYATI VE SÖZLERİ!
HAKK DOSTU SAİD-İ NURSİ VE RİSALE-İ NUR
YA ALLAH YA FERDU YA HAYYU YA KAYYUMU YA HAKEMU YA ADLU YA KUDDUSÜ!..
KENZÜL ARŞ OKU
CELCELUTİYE KASİDESİ OKU!
CELCELUTİYE KASİDESİ VE ÖNEMİ
CEVŞEN-ÜL KEBİR - BÜYÜK CEVŞEN OKU
SEKİNE DUASI HAKKINDA BİLGİLER VE OKUNUŞU
CUMA GÜNÜ VE MÜSLÜMANLIKTAKİ ÖNEMİ
ŞEMS-İ TEBRİZİ 'NİN 40 KURALI
ALLAH (CC)'Ü YÜCELTEREK DUA ETMEK!
ESRARLI DUALAR
AHMET HULUSİ'DEN İKİ İSM-İ AZAM DUASI
ESMAÜL HÜSNA'LAR VE ÜÇLÜ VEFKLERİ
BESMELE'NİN SIRLARI
KİMDİR BU DİLLERE DESTAN SEYİT BATTAL GAZİ!
VUCUDU PİSLİKLERDEN ARINDIRAN SU; İNSANI GÜNAHLARINDAN ARINDIRANSA TÖVBE VE TAKVA'DIR!
GİZEMLER VE BİLİNMEYENLER HER ZAMAN ÜRKÜTÜCÜDÜR
İLMİN KİŞİ VE İNSANLIK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
ARAŞTIRMACI YAZAR İSMAİL UÇAKÇI'NIN AŞİRET ARAŞTIRMASI SONUÇLARI
HER SIKINTIDA DUAYA SARILMAK
DÖRT BÜYÜK MELEK KİMLERDİR?
SORGU MELEKLERİ "MÜNKER VE NEKİR"
EVVELCE CİNLER ALEMİ VARDI
CİN MUSALLATI - CİNLERLER İNSANA NASIL MUSALLAT OLURLAR?
İSLAMDA İNSAN EŞİTLİĞİ VE KADININ YERİ
HERKESİN BİLMESİ GEREKEN DİNİ BİLGİLER
KÜÇÜKERİKLİ KÖYÜ NEREDEDİR VE NASIL BİR YERDİR?
İL İL TÜRKİYE'Yİ TANIYALIM!
GAZETE BAŞSAYFALARINA GÖZAT!
TARİHTE BU GÜN NE OLDU?
İŞ VE İŞÇİ BULMA İLANLARI
BİLGİSAYARINIZ İÇİN ON SEÇKİN PROGRAM
GERÇEĞE EN YAKIN ÇEVİRİ YAPAN ONLINE SİTELER
MISIR PİRAMİDLERİ 3D SANAL İZLE
KIYAMETİN KUYRUKLU YILDIZLARI!...
UYDUDAN BULUNDUĞUNUZ YERİ İZLEYİN!
2014 KURBAN BAYRAMI NE ZAMAN
HURRİYET BUMERANG HABER
İLLER ARASI MESAFELER
HTML KOD DENEME
DİĞER WEBSİTELERİMİZ
LÜTFEN ANKETİMİZE KATILIN...
Ziyaretçi defteri
İletişim
 

ALEVİLİK NEDİR?


Alevilik nedir?

Alevilik, Türkiye’de Sünnilik’ ten sonra en fazla mensubu olan ikinci İslami inanıştır. Sünnilikteki Allah-Muhammed tamamlamasından farklı olarak, alevilikte Allah-Muhammed-Ali ile tamamlanan ve Ehl-i Beyt, Oniki İmamları esas alan bir inançtır. Alevilik içinde çeşitli tarikatlar bulunur. Bunlardan en tanınmışı anadolu kaynaklı olan Bektaşiliktir. Bektaşilik Alevilik içinde bir tarikat olması nedeniyle Aleviliğin bütününü tanımlamazalevilik

Temel inanç

Alevilik, Allah-Muhammed-Ali üçlemesi ve Ehl-i Beyt, Oniki İmamları önemseyen Şiiliğin Onikicilik mezhebi ile ortak noktalara sahip bir yoldur. Alevilik' te incelenmesi gereken asıl inanç varlığın birliğidir. Alevilik’te tanrının insan dahil evrendeki her şeyin içinde olduğu inanışı vardır.

Alevilik tanrı korkusu yerine sevgisini benimseyen, temelinde insan sevgisi ile hareket eden, Kuran'ın şeklini değil özünü kabul ettiklerini belirten, amacı ruhsal olgunlaşma olan bir tasavvuf yoludur. Özünü insan sevgisinde bulan, Tanrı’ nın insanda tecelli ettiğine ve zerresinden oluştuğuna, onun için de insanın ölümsüzlüğüne inanan, ibadetlerinde kadın erkek ayrımı yapmadan, kendi öz diliyle, musikisiyle,semahıyla inancını icra etme biçimidir.

Alevilikte İbadet

Aleviler, Muhammed’in son Peygamber olduğuna, Ali’nin ise Veliliğine (ya da İmamlığına) inanırlar. Aleviler, ibadetlerini cem evinde yaparlar. Kadir Gecesi 'ni bağlayan günlerde üç gün ve Muharrem ayında ise 12 gün oruç tutarlar. Muharremden sonra da üç gün Hızır Orucu tutarlar. Muharrem orucundan evvel üç gün Masumu Paklar orucunu tutarlar.

Aleviler kendi içinde bir çeşit hiyerarşi oluşturmuştur. Örneğin "yol"a gönül vermiş olana "talip" denir. Kişi, yolun kurallarını yerine getirip bilgi düzeyini arttırdıkça yükselir. Alevilik’te "yol" denen deyimin temelini dört kapı 40 makam anlayışı oluşturmaktadır. Sırasıyla şeriattarikat, marifet ve hakikat dört kapıyı oluşturmaktadır. Bu kapıların hepsinin "alt bölüm" olarak niteleyebileceğimiz on'ar tane makamı vardır.bütün kapı ve makamların kendi içinde bir anlamı bulunmaktadır. Şeriat kapısı, özetle DOĞRU inanç ve doğru yaşam tarzıdır ve toplumdaki her bireyin inanç ve yaşam kurallarını düzenler. Tarikat kapısı ise tarikata hizmet etmek, Aleviliğin kurallarına özen göstermektir. Marifet kapısı ise bir nevi kendisi için kuralları aşıp başkaları için de birşeyler yapabilmek, fedakar olabilmektir. Hakikat kapısı, bütün dünyevi kaygıları aşıp kişinin Tanrı ile arasındaki sırra nail olması demektir.

Cem

Cem toplu halde ettikleri ibadetin adıdır. kavram olarak Cem Arapça bir kelime olup toplanma, birikme, bir araya gelme manasına gelmektedir. Alevilerde Cem' de bulunan bir kişi başka bir kişiye dargınsa, bu iki kişinin dargınlıkları giderilmeden, barışmaları sağlanmadan Cem' e başlanmaz. Alevilerin toplu anlamda temel ibadeti olan Cem, bir Dede nin gözetiminde, önderliğinde yerine getirilir.


KİŞİSEL NOTUM:

Ne yazıkki toplumu ikiye bölme, ötekileştirme, sen, ben, sağcı, solcu, alevi sünni gibi pek çok fidne ve bozgunculuğu hayasızca ve fütursuzca halen yaymaya çalışan ve fidne tohumları ekmeye çalışan yobazlar azımsanamayacak kadar çok... Bu tarz konularda milletimizi her an sağduyulu olmaya çağırıyor ve bu gibi fidnelere asla pirim vermemelerini arzu ediyoruz... Bu güzelim ülkeyi huzur ve kardeşlik ortamından, diğer bazı komşu ülkelerde cereyan eden savaş ortamına çekmek isteyen iç ve dış fidneler ne yazıkki asla boş durmuyorlar... Hiç unutulmamalıdırki bu milleti kaos ortamına itmek isteyenler aramızdalar ve o kadar da azımsanmayacak sayıda ve çok organize olarak çalışmaktadırlar.

Her şeyden önce fidnelerin Aleviler için çok çirkin iftiralarına her zaman maruz kalıyoruz. Bu fidne her dönemde olmuştur ve olmaya da ne yazıkki devam edecektir. Bu fidnenin pekçoğu bilinçsizce olmasına rağmen yani kulaktan dolma bilgilerle ileri geri konuşanların yanında, geriye kalanların büyük çoğunluğu ise kasıtlı bir şekilde mesnetsiz, asılsız ve hatta insanın bunlara insan demeye bile dili varmayacak çok adice iftiralardır. Bu hem çok yaralayıcı hem de insanlar arasında kin ve nefret tohumları ekme çabalarından başka ne olabilir ve hatta içerdeki huzur ve düzeni bozma çabasından başka nasıl bir amaca hizmet eder aklı ve düşünme yeteneği olan herkesi bu asılsız İFTİRALAR konusunda vicdani muhasebe yapmaya ve düşünmeye davet ediyorum.

İstanbul müftülüğü yaptığını söyleyen Abdülaziz Bayındır, Alevilik ile ilgili yaptığı bir açıklamasında bakın ne diyor; videonun özellikle sonundaki cümlelerine dikkat ediniz! "Maalesef bizim tarihimizde insanların özgürce kafirliğini söyleme hakkı yoktur. Yahudi isen Yahudiliğini söylersin, Hristiyan isen Hristiyanlığını söylersin. Ama onun dışındakilerin konuşma hakları yok diyor, yani sanırım Türkiye'yi kasdetmiş olacakki, "ya müslüman olacaksın ya da gereği düşünülür..." Buraya kadar sanki konuşması gayet normal ve yapıcıymış gibi gelebilir size. Peki bundan sonrası için siz olsaydınız ne düşünürdünüz, soruyorum? Konuşması aynen şöyle devam ediyor; "Başka din mensupları kendilerini gizlemek için Alevilik gibi bazı kelimeler icad etmişlerdir." Eğer bu zaatın cümlesinin başındaki sözlerini anımsayacak olursak ne demişti; "Maalesef bizim tarihimizde insanların özgürce kafir olduklarını söyleme hakkı yoktur..." 

Lütfen yanılıyorsam beni bağışlayın ama malum zaatın sarfettiği onca kelimelerden akıl sahibi insanlar anlayacaklardırki, bu zaatın açıkça Aleviliği yoksaydığı ve hatta kafir ilan ettiği açıkca ifadelerinden anlaşılmaktadır... Allah (cc), süphesiz kimin kafir, kimin müslüman olduğunu çok iyi bilendir. Bir ferde ya da bir topluma mülüman veya kafir denilmekle ne kafir ne de müslüman olunur. Bunun tek yargı ve yetki mercii Allah (cc)'tür. Bunun dışındaki bütün eylemler ve söylemler Allah'a şirk ve benlik'ten başkası olamaz. Şirk ve benlik ise Şeytan'a özgü bir eylemdir ve bu eyleme ortak olanlar ise Şeytan'a tabii olurlar onun uşaklığını yaparlar. Bizim Aleviliği tarif etmek kimlere kalmış... Ne diyelim Allah (cc), hepimizi ıslah eylesin...

 


 

 

 




Alevilik Nedir? PDF Yazdır e-Posta
Ender Dağ tarafından yazıldı.   

Hz. Ali (as)’ın yolunda giden onu peygamberden sonra imam bilen Müslümanlara, Hz. Ali (as)’ın taraftarları veya Aleviler denir. Alevilik Hz. Muhammet (s.a.a)’den sonra ortaya çıkanbir mezhep değildir. Alevilik İslam’ın özüdür bu yüzden Aleviler kendilerini mezhep olarak kabul etmezler. Bunun nedeni Aleviliğin Resulullah devrinde mevcut olmasıdır. Bunun en büyük delili de ehlisünnet kaynaklı hadislerdir.

Peygamberimizin devrine baktığımız zaman ve özellikle Resulullah’ın vefatından sonra Hz. Ali (as)’ı sevenlerin ve taraftarları olan sahabelerin onun etrafında toplandıklarını görüyoruz. Bunlardan bazılarını İbn-i Hacer Askalani ve Belazuri kendi tarih kitaplarında, Muhammed Havend Şah “Ravzat’us- Sefa”da, İbn-i Abddulbirr “İstiab” adlı kitabında ve diğer Sünni âlimleri şöyle diyorlar: Sa’d bin Ubade, Hazrec kabilesi, Kureyş’den bir tâife ve sahabenin büyüklerinden 18 kişi Ebu Bekir’e biat etmeyerek Rafızî oldular; onlar Ali bin Ebi Talib’in taraftarlarındandılar. O 18 kişinin ismi şunlardan ibarettir:1- Selman-ı Farsi. 2- Ebuzer-i Gifari. 3- Mikdad bin Esved-i Kendi. 4- Ammar-i Yasir. 5- Halid bin Said bin As. 6- Bureyde Eslemi. 7- Ubey bin Ka’b. 8- Huzeyme bin Sabit ( Zü’ş- Şehadeteyn). 9- Ebu Heysem bin Teyhan. 10- Sehl bin Huneyf. 11- Osman bin Huneyf (Zü’ş- Şehadeteyn). 12- Ebu Eyyub-i Ensari. 13- Cabir bin Abdullah Ensari. 14- Huzeyfe bin Yeman. 15- Sa’d bin Ubade. 16- Kays bin Sa’d. 17- Abdullah bin Abbas. 18- Zeyd bin Erkam.

Ebu bekir’in halifeliğini kabul etmeyip Hz. Ali (as)’ın etrafında toplanan bu sahabeler ilk Alevilerdir. Bunlar daima Hz. Ali (as)’ı desteklemiş, Resulullah (s.a.a) döneminde ve vefatından sonra da Hz. Ali (as)’ın yanından ayrılmamışlardır. Hz. Muhammed (s.a.a) onları Hz. Ali (as)’ın taraftarları olarak anmıştır. Hz. Ali (as)’ın yolunda giden, onu seven, ona ve Ehlibeyt’e tabi olan, Kuran-ı kerimin emirlerini yerine getiren herkes, Hz. Ali (as)’ın taraftarıdır yani Alevidir.

Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü geldiğinde Ali bin ebi Talib cennetin yükseklerinde olan firdevs dağının üzerinde bulunacak. O dağın üstünde Allah’ın arşı ve altında ise kol kol cennetin içine akan nehirler vardır. Ali de nurdan bir kürsinin üstünde oturup yücelik elleri arasında akar. İşte o zaman sıratın üstünden ancak Ali’nin ve Ehli beytinin velayetine dair bir delili olan ancak geçip cennete müşerref olacaktır. O günde Ali, taraftarları cennete ve onu buğz edenlerini cehenneme geçirecektir.” (1) Hz.Ali (as)’ın taraftarları olan Alevilerin mükâfatı şüphesiz cennet olacaktır. Çünkü Aleviler Hz. Ali ve Ehli beytin (as) velayetine uymuş ve Allah’a tam bir imanla bağlanmışlardır.

Hz. Ali (as) sevgisi ve velayeti imanın şartlarından sayılır. Hz. Muhammed (s.a.a) hadislerinde buyurduğu gibi :“Ebu Zer’den naklen, Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: Ali ilmimin kapısı ve risaletimi benden sonra ümmetime açıklayacak olandır. Onu sevmek iman, onu buğz etmek nifaktır. Ona bakmak huzur ve refah getirir, ona yakınlık ibadettir.” (2) Hz. Resulullah (s.a.a.) başka bir hadiste şöyle buyurmuştur: "Ali, ilmimin kapısıdır, risaletimin içeriğini o benden sonra ümmetime açıklayacaktır. Onu sevmek iman, ona kin bağlamak ise nifaktır." (3) Birbirine benzeyen bu iki hadis Hz. Ali’yi sevmenin bir iman koşulu olduğunu belirtmektedir. İnsanın mümin olabilmesi için Hz. Ali (as)’ı sevmesi gerekmektedir. Peki, Hz. Ali (as)’ı sevmek mümin olmak için yeterli midir? Tabi ki hayır; ama Hz. Ali (as)’ı sevmek imanın baş koşuludur. Hz. Ali (as) sevgisi dışında mümin olabilmek için diğer şartlar, Kuran’ı kerimde geçen İslam’ın tüm kurallarını yerine getirmek gerekir. Bu şartların bir kısmını Allah (cc) Bakara suresi 177 ayetinde zikretmiştir: Erginlik, yüzlerinizi bir doğu bir batı tarafına çevirmeniz değildir. Ancak eren Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman edip yakınlığı olanlara, öksüzlere, çaresizlere, yolda kalmışa, dilenenlere ve esirler uğrunda seve seve mal veren, hem namazı kılan, hem zekatı veren, sözleştikleri vakit sözlerini yerine getiren, hele sıkıntı ve hastalık durumlarında ve savaşın kızıştığı anda sabır gösterenlerdir. İste bunlardır doğru olanlar ve bunlardır Allah'tan korkup kötülüklerden sakınanlar.

Bir ayrıntıya değinmek isterim. Bu şartları yerine getiren İslam’ın tüm kurallarını uygulayan bir insanda Hz. Ali (as) sevgisi yoksa ya da onun velayetinde değilse, cennete girmeyi beklemesin. Peygamberimiz (s.a.a.) bu konuda Hz. Ali (as)’a şöyle buyurmuştur: “Ey Ali, bir kul Allah’a karşı Nuh (as) kavmi içinde kaldığı gibi ibadet etse uhud dağı kadar altını olup onu Allah’ın yolunda harcarsa. Ömrü uzun olup bin kere yayan hac etmeye ömrü yetse ve safa ile merve arasında mazlum olarak öldürülse ve bütün bunlara rağmen senin velayetinin altında değilse o kişi hiçbir zaman ne cennete girecek ne de cennetin kokusunu koklayacaktır.” (4) İşte Hz. Ali (as)’ın velayeti öyle bir yoldur ki insanı ateşten kurtarır ve o kişinin mümin olabilmesi için Hz. Ali (as)’ın velayeti altında olması gerekmektedir. Bazı kesim Alevilik Hz. Ali (as)’ı sevmekse bizde Aleviyiz diyorlar. Ama Alevilik için bu yeterli değildir. Alevi olabilmek için Hz. Ali (as)’ın velayeti altında olmak ve onun imamiyetini kabul edip on iki imama yani Ehli beyte tabi olmak gerekir. İmam Ali (as)’dan naklen, Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: “Ey Ali, sen benim vasimsin. Senin savaşın benim savaşımdır, senin barışın da benim barışımdır. Sen imamsın ve aynı zamanda on bir imamın babasısın, onlar masum ve temiz olanlardır. Dünyayı adalet ve hak ile dolduracak olan Mehdi de onlardandır. Onları buğz edenlerin vay haline olsun. Ey Ali, bir kişi seni ve evladını Allah ile severse, Allah o kişiyi sizlerle beraber haşr edecektir. Sizler de benimle yüksek derecede olacaksınız. Ey Ali sen Cennet ve Cehennem’i bölensin. Seni sevenleri Cennet’e ve seni buğz edenleri de Cehennem’e geçireceksin.” (5) Alevilik Ehlibeyt’e canı gönülden bağlanmak ve onlara tabi olmak demektir. Kurtuluş gemisine binmek demektir.

Hz. Muhammed (s.a.a) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “Benim Ehl-i Beytim Nuh’un gemisi gibidir. Her kim gemiye bindiyse kurtuldu Her kim muhalefet ettiyse boğuldu.” (6) Allah tüm inananları, hidayete erenleri bu gemiye binmesini nasip kılsın. Zaten bu gemiye binemeyen iman etmiş olmaz. Onun geleceği helak olmak boğulmaktır. “…Kurtuluş, hidayete uyanlarındır.” (7) Biz Aleviler peygamberden sonra Hz. Ali (as)’ın velayetinde gidip ehlibeyte tutunduk. Soruya kasaca cevap vermek gerekiyorsa; kurtuluş gemisine binen herkes Alevidir.

Dipnotlar:

1- Menakib lil Havarezmi s. 31. Feraid es Samtayn c.1 bab 54. s. 292. Yanabiul Mevedde s. 86,113. Riyad-ul Nadira 2/173,177,243. Tarih Bağdad 3/161. Maktel el Huseyin 2/39.

2- El-Müttaki el-Hindi' nin "Kenz'ul Ummal" c.6, s.158 / Süleyman el-Kunduzi'nin "Yenabi' ul Mevedde" s.235 / Es-Seyyid Murtada Hüseyni'nin "Fedail'ül Hamse min es-Sıhah es-Sitte" c.2, s.210)

3-Kenz-ül Ummal c. 6 s. 156

4- Yanabiul Mevedde s. 252. Menakib lil Havarezmi s. 28.

5- Yanabiul Mevedde s.85.

6-Ahmet bin Hanbel Müsnedi 3/14 ve 17 ve 26 . Hafız ebu Naim “Hilyetul Evliya” 4/306. Hafız Bağdadi “Tarih Bağdad”12/91. ıbın sabbağ elmeliki “Fusul Mühime” 8 . el hakim “Müstedrek” 3/150 ,2/343. Süleyman el Hanefi el Kanduzi “Yanabiul Mevedde” 4. bab 56. bağ ıbni hacer “Savaikul Muhrika” 234 . Kenzul Ummal 13/8 ve 85 .(bu hadisin kaynakları 50ye yakındır yazının fazla uzamaması için bir kaçını yazmakla yetiniyoruz)

7-Taha Suresi 47. ayet
 

 
Alevi İsminin Kökü PDF Yazdır e-Posta
Administrator tarafından yazıldı.   

Aleviler isimlerini tabi oldukları peygamberin vasisi olan Hz. Ali (a.s) dan almaktadır. Bu isim her ne kadar yeri geldiğinde Ehlibeyt soyundan gelenlerin adı olsa da Ehlibeyt’e tabi olanlara da bu isim verildi. Tarihi incelediğimizde peygamberimiz Hz. Muhammed  (s) kendi döneminde Hz. Ali (a.s)’ın velayetine uyulmasını emretmiş; bu emirlerini birçok hadiste tekrarlamış ve Gadir Hum günü de tüm ümmetine Hz. Ali (a.s)’a biat etmelerini emretmiştir.

Bu emre uyup biat edenler ve biatlarına sadık kalanlara; yani peygamberin emirlerini yerine getirip Hz. Ali (a.s)’a tabi olanlara, Hz. Ali taraftarı denmiştir.

Bu ismi veren de bizzat peygamberimiz Hz. Muhammed (s) dir. Bir hadisinde buyurdu ki: “Ali’nin taraftarları kurtulmuş olanlardır.” (1) Kıyamet günü geldiğinde Hz. Ali (a.s)’ın taraftarı olmanın mükâfatı mutlaka bizlere verilecektir. Hz. Ali (a.s)’ın taraftarı aynı zamanda Alevi anlamına gelmektedir. Alevi demek; Hz. Ali (a.s)’a mensup olan, onun velayetinde giden demektir. Peygamberimiz yeri geldiğinde, bazı hadislerde Hz. Ali taraftarı demek yerine; Alevi ismini kullanmıştır.

Resulullah (s) Hz. Ali (a.s)’ı ve kıyamet gününü anlatan bir hadiste buyurdu ki: … Hangi melaike topluluğun rastlasa "Bu mürsel Peygamberdir,"derler. Uğradığı her peygamber topluluğu da "Bu mukarreb melektir" derler. Bu sırada arş'ın ortasından birisi şöyle seslenir: "Ey topluluk, bu ne mürsel Peygamber, ne de mukarreb melektir? Bu Ebu Talib oğlu Ali'dir." Ali'nin taraftarları da onun peşinden gelir. Bir nida onun taraftarlarına: Kimlersiniz siz? Diye seslenir. Onlar da: -Biz  Alevileriz, diye cevap verirler. Bunun üzerine onlara şöyle ses gelir: -Ey Aleviler! Siz güvendesiniz, sevip de veli edindiğinizle beraber cennete girin. (2) Peygamberin Alevi ismini birkaç defa kullandığını gösteren birkaç hadis daha mevcuttur. Biz imam Cafer Sadık (a.s)’dan rivayet edilen bu hadisle yetinelim: imam Cafer Sadık (as.) buyurdu ki: “Biz aleviyiz taraftarlarımızda alevidir...”. (3). Emeviler, kendi dönemlerinde Aleviliği ve Alevileri yok etmek için ellerinden geleni yaptılar.

O devirde Emeviler bizlere genelde, Rafızî ismiyle hitap ettiler. Bu süreç imam Cafer Sadık (a.s) döneminde mezheplerin ortaya çıkmasıyla, Ehlibeyt taraftarı olan Aleviler, imam Cafer Sadık (a.s) ‘ın etrafında toplandıkları için; Caferi adıyla da anıldılar. On birinci imam Hasan el-Askeri (a.s)’dan sonra Aleviler imamın naibi olan  Muhammed bin Nusayri’ye tabi olarak yoluna devam ettiler. Şia ise Osman bin Said’in naipliğine inanarak bir bakıma Ehlibeyt taraftarları içinde bir bölünme yaşandı. Ama asıl sorun, Hüseyin bin Ruh Nevbahti’nin naipliğini ilan etmesinden sonra, şia ile aramız tamamen açıldı. Muhammed bin Nusayri’den kırk yıl sonra gelen Nevbahti ne yazık ki bizim on birinci ve on ikinci imamların naibi olarak kabul ettiğimiz Muhammed bin Nusayri’ye ağza alınmayacak töhmetler sıraladı. Nevbahti yaşadığı dönem içinde, Abbasilerin hükmü döneminde, devlet içinde üst mevkilerde akrabalarının olmasından faydalanarak çok güçlendi. Aleviler ise ezilmeye devam etti. Zamanla da bu töhmetler tüm Alevilere yöneltilmeye başlandı. Artık bizlere Alevi yerine; tahkir amacıyla Nusayri denmeye başlandı. Zaman zarfı içinde bizlere ağza alınmayacak bir sürü iftirayla beraber “Nusayri” dendi. Bu iftiralar birinci dünya savaşının bitimine kadar sürdü. “Tarihul Aleviyun” kitabının yazarı Muhammed Emin Galip Tavil bakın nasıl anlatmakta: “Sonraları ‘nusayri’ kelimesi en çirkin aşağılama kelimelerinden biri oldu.

Mevlamızın lütuf ve hayrına şükr-ü sena ve atıyelerine hamd ederiz ki, dünya savaş’ından sonra bu topluluğa eski adı olan ‘Aleviler’ adı verildi. Ne de güzel bir adlandırmadır bu ve ne de büyük kazanç! Bu, 412 yıldır, yani …. Alevileri katletmelerinden (yavuz katliamı) beri yoksun bırakıldığı şeydi. Bu ad gasp edilmiş haklarından onlara ilk geri verileni oldu" (4) Bu tarihte, bizlere, asıl ismimiz olan Alevi ismi geri geldi. Son yıllarda bilinçli bir şekilde hakkımızda yazılmaya başlanan kitaplarda, bizlere bilinçli bir şekilde tekrar Nusayri denmeye başlanması ve geçmişte atılan iftiraların tekrar edilmesi bizleri çok üzmektedir. Ama asıl üzüntü veren şey bu ismin kendi Alevi cemaatimiz arasında da kullanılmasıdır. Bu isimle bizlere hitap edenlerin amacı bizleri Hz. Ali ve Ehlibeyt (a.s) dan uzak bir inançmış gibi göstermektir. Ve ne yazık ki bizim toplumda bu oyuna gelmeye başlayıp toplum içinde bu ismi savunmaya kalkışanlar çıkmaktadır. Bizler Ehlibeyt imamlarından sonra Muhammed bin Nusayri’ye tabi olduk. Onu imam Hasan el Askeri’nin ve imam Mehdi (a.s)’ın naibi (babı) olarak kabul ettik. İmamlardan sonra Alevi toplumunun lideri olmuştur. Ama bu bizim adımızın Nusayri olduğu anlamına gelmez. Muhammed bin Nusayri yeni bir mezhep kurmadı ki bizler “Nusayri” olalım. Bizler Hala Hz. Ali (as)’ın yolunda gitmekteyiz. Gadir hum günü verdiğimiz biate hala sadık ve bağlı olmamızdan ve hala Hz. Ali (a.s)’ın velayetinde yürümemiz nedeniyle, bizim için kullanılabilecek tek isim Alevi ismidir.


- - -- - - - - - -

1-El-Münavi' nin "Künuz el-Hakaik" s.82. Münteheb Fedail'ün Nebi ve Ehli Beytihi s.137. Es-Seyyid Murtada Hüseyni'nin "Fedail'ül Hamse min es-Sıhah es-Sitte" c.2, s.9

2-Es-Seyyid Haşim el-Behrani Gayet-ul Merâm C.6, S.76; C.7, S.30, 42. Hasan bin Süleyman el-Hilli el-Muhtadar S.92, H.1370 1.Bas. Necef . Allame el-Meclisi Bihar'ul Envar C.7, S.230-231; C.65, S.112 . makale uzamaması için hadisin başından bir bölümü kesmek zorunda kaldık.

3- Mişket el-Envar, s. 326

4- Tarih-ul Aleviyyun s. 305.

 

Hz. Ali (a.s)'ın Dilinden Aleviler PDF Yazdır e-Posta
Administrator tarafından yazıldı.   

Müminlerin Emiri Hz. Ali aleyhisselam şöyle buyurdu:

“Resulullah (saa) ve ben zürriyetimiz ile Kevser Havuzu’nun başı ucunda olacağız. Kim bizimle beraber olmak istiyorsa, bizim buyruklarımıza tutunsun ve bizim amelimiz ile hareket etsin. Bizim Ehl-i Beyt’in şefaati vardır ki, hepiniz benimle Kevser Havuzu’nun başı ucunda bizimle beraber olmaya gayret ediniz.
Bizler, Kevser Havuzu’ndan düşmanlarımızı kovacak ve dostlarımızı da ondan içireceğiz.  Kim o havuzdan bir kere içerse bir daha asla su içmeye ihtiyaç duymayacaktır. Havuzlarımızın içinde cennetin iki suyu vardır: Biri tesnimden, öbürü de tatlı akan sudandır. Havuzun etrafındaki çakılar da yakuttandır. Biz Ehl-i Beyt’in zikri hastalığa, vesveseye, rahatsızlığa, illete ve korkuya karşı şifadır. Bizi sevmek, Rabbinizin rızasını kazanmanız demektir. Bizim emrimizi dinleyen ve yolumuzdan gelen, bizimle beraber Arş’ın gölgeliğinde beraber olacaktır. Bizim emrimizi yürütebilmek için kanını akıtanlar, Allah’ın yolunda kanını akıtanlar gibidir. Kim bize yardımcı olmaktan çekinirse, Kıyamet Günü’nde burun üstü Allah tarafından cehenneme sürüklenecektir. Bizler o kapıyız ki, Kıyamet Günü’nde herkes hangi yoldan gideceğini şaşırdığında ona varılacak olan yeriz. Bizler, selamet ve kurtuluş kapısıyız ki, o İslam’ın kapısıdır. Kim ondan içeri geçerse kurtulur ve kim ondan vaz geçerse helak olur. Şanı yüce olan Allah bizimle başlattı ve bizimle de bitirecektir. Allah, istediği günahları ve amelleri bizimle bağışlar ve bizimle de sabit kılar. Yağmurlar, ancak bizimle yeryüzüne iner ki, bu sizleri gurura almasın. Sizler, Kıyamet koptuğunda düşmanlarımıza karşı sabrettiğinizden dolayı, hak edeceğiniz makamı bilseydiniz, gözleriniz sevinçten yaşarırdı. Beni kaybettikten sonra öyle dayanılmaz haksızlıklar, zulümler ve Allah’ın emrettiğine karşı asilikler göreceksiniz ki, her an ölmeyi tercih edeceksiniz. O zamanı yaşadığınızda sakın parçalanmayınız ve sımsıkı Allah’ın ipine sarılınız. Sizlere sabır, namaz ve takiyyeye sarılmanızı vasiyet ediyorum. İyi biliniz ki, şanı yüce olan Allah, zayıf ve korkak olan kullarını sevmez., böylece hakkın tarafını ve hak ehlinin velayeti olan velayetimizi terk etmeyiniz. Nitekim her kim bizleri başkalarına değişirse helak olur ve her kim bizi takip ederse, şüphesiz olarak varacağımız yere varır. Bizim emrimizi takip edenler şüphesiz olarak hakka varır ve bizim yolumuzun dışında kilerini takip edenler batıpyok olacaklardır. Bizi sevenlere, fevc fevc Allah’ın rahmeti ve esenliği vardır ve bizi buğz edenlere de fevc fevc Allah’ın gazabı ve azabı vardır. Bizim yolumuz haktır ve bizim emrimizde de rüşd vardır. Cennet ehli, şiamızın(taraftarlarımızın) varacakları makamlara, gökte parlayan yıldıza bakıldığı gibi bakacaklardır. Bizlere uyanlar asla delalete varmazlar ve bizi terk edenler de asla hidayete varmazlar. Bize karşı çıkanlara yardımcı olanlar ve bize teslimiyet gösterenlere de yardımcı olmayanlar asla kurtulamayacaklardır. Bizleri, sakın kalıcı olmayan geçici dünya hayatı ve mülkü için terk etmeyiniz. Nitekim bizleri bunun için terk edenler, buna da sahip olamayacaklardır. Bizleri dünyaya karşı terk ettiklerinden dolayı da, dünyadan ayrılmaları onlara o kadar zor ve azim gelecektir. Bunu şanı yüce olan Allah şöyle buyurdu: ‘Kişi (o günde), Allah’ın tarafına yapmış olduğum kusurdan dolayı yazıklar olsun bana, gerçekten ben alaya alanlardanım’(Zümer 56). İman edenlerin meşalesi, bizim hakkımızı bilmesidir. Körlüğün ve karanlığın en şiddetlisi odur ki, kişi bizim faziletimizi görmez ve hakkımıza karşı nedensiz mücadele etmesidir. Bizim yaptığımız sadece kişiyi hakka davet etmektir. Başkalarımız ise kişiyi ancak fitneye davet etmektedirler. İşte bu durum, davetimizi terk edenler için fitneye girmeleri demektir. Bizim hak bayrağımız vardır ki, onun gölgesine gelen kurtulur. Oraya tez gelmek isteyenler de ilimleri ile kurtulmuşlardır. Sizler (ey aleviler), dünyayı imar edenlersiniz. Allah, sizlerin yapacağınızı görebilmesi için, sizi dünyada halef olarak bırakmıştır. Allah’ın sizden görmek istediği için ancak yarışın. Sizlere en büyük hüccet yüklenmiştir, onu takip ediniz: ‘Ve yarışarak koşun Rabbinizin yargılamasına ve cennetteki genişliği, göğün ve yeryüzünün genişliği gibidir, hazırlamıştır. Allah’a ve peygamberlerine inananlara: Bu, Allah’ın lütfudur, ihsanıdır, dilediğine verir onu ve Allah pek büyük bir lütuf ve ihsan sahibidir’(Hadid 21). İyi biliniz ki, sizler bu makama ancak takva ile sahip olabilirsiniz. Eğer, Allah’ın emirlerini onlardan almanızı emrettiği kişilerden (Ehl-i Beyt’ten) değil de başkalarından alırsanız, o sizlere her zaman beraber olacak olan şeytanı musallat eder. Nasıl görmez misiniz ki, dininiz mübtela edilir, sizler ise dünyanın gafleti içindesiniz. Zikri yüce olan Allah buyurdu ki: ‘Ve zulmedenlere meyletmeyin, sonra ateşle azaba uğrarsınız ve Allah’tan başka bir dostunuz yoktur, sonra yardım da göremezsiniz’(Hud 113).


(el-Meclisi “Bihâr’ül Envâr” C.65, S.61-62; Tefsir-i Fırat bin İbrahim el-Kûfi S.367-368, Hadis No: 499, H.1410, 1. Bas.; eş-Şeyh el-Mahmûdi “Nehc’üs Saade Fi Müstedrek Nehc’ül Belağa” C.3, S.421-426, Hadis No: 112, 1. Baskı, H.1397 Beyrut Bas.; es-Seyyid Murtada el-Abtahi “eş-Şia Fi Ahadis el-Ferikayn” S.267-270, Hadis No: 376; Enis Emir “Kuran’da Ehl-i Beyt” S.243-244)

 

Mufaddal b. Ömer'in Alevilere Tavsiyeleri PDF Yazdır e-Posta
Administrator tarafından yazıldı.   
Cumartesi, 05 Eylül 2009 08:35

Ortağı olmayan yegane Allah’tan çekinmeyi, Allah’tan başka bir ilahın olmadığına, Muhammed’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna şehadet etmeyi size tavsiye ediyorum. Allah’tan çekinin. Güzel söz söyleyin. Allah’ın rızasını arayın; gazabından korkun; sünnetini (titizlik göstererek) koruyun; sınırlarını aşmayın. Bütün işlerinizde Allah’ı göz önünde bulundurarak, lehinize ve aleyhinize olan kaza ve kaderine razı olun.

Bilin ki, marufu emr ve münkerden nehyetmek üzerinize düşen bir vazifedir.

Dikkat edin, size ihsan edene, fazlasıyla ihsanda bulunun. Size kötülük edenin suçundan geçin ve halkın size karşı yapmasını sevdiğiniz hareketi onlara yapın.

Gücünüz yettiği kadar halkla iyi geçinmeğe çalışın. Kendi aleyhinize olan bir bahane oluşturmamaya siz daha layıksınız. Allah’ın dinini öğrenmeniz, haramlardan kaçınmanız, sizinle arkadaşlık yapana karşı, ister iyi olsun ister kötü, güzel davranmanız üzerinize düşen bir görevdir.

Tam bir vera’ya sahip olmaya çalışın. Çünkü dinin ölçüsü vera’ (şüpheli ve haram şeylerden sakınmak)dır. Namazları vakitlerinde kılın ve farzları sınırlarıyla eda edin.

Allah’ın size farz kıldığı ve rızasına sebep olan şeylerde kusur etmeyin. Hz. Sadık aleyhi’s-selâm’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Allah’ın dininde bilgi sahibi olun, göçebeler gibi olmayın. Çünkü kim Allah’ın dininde bilgi sahibi olmazsa Allah kıyamet günü ona (rahmet gözüyle) bakmaz.”

Zenginlikte ve fakirlikte ölçülü (orta halli) olun. Dünya malının bir kısmıyla ahiretinize hazırlık yapın. Hz. Sadık aleyhi’s-selâm’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Bunun (dünyanın) bir kısmıyla buna (ahirete) hazırlık yapın; halkın üzerine yük olmayın.”

Oturup kalktığınız şahısların hepsine iyilik edin ve onlara güzel davranın. Sakın zulmetmeyin. İmam Sadık aleyhi’s-selâm şöyle buyuruyordu: “Cezası en çabuk ulaşan kötülük, zulümdür.”

Allah’ın oruç ve namaz gibi farz kıldığı farizeleri, yerine getirin. Farz olan zekâtı ehline ulaştırın. İmam Sadık aleyhi’s-selâm buyuruyordu ki: “Ey  Mufazzal, ashabına de ki: Zekâtı ehline versinler; ben ellerinden çıkanın kefiliyim.”

Muhammed salallah’u aleyhi ve âlih’in Ehli Beyt’inin velayetine sarılın. Birbirinizle aranızı ıslah edin. Birbirinizin gıybetini etmeyin. Birbirinizi ziyaret edin. Birbirinizi sevin. Birbirinize ihsanda bulunun. Birbirinizle görüşün. Birbirinizle konuşun. Birbirinizden bir şeyi gizlemeyin. Birbirinizle ilişkiyi kesmekten, birbirinize darılmaktan sakının. Çünkü ben Hz. Sadık aleyhi’s-selâm’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Allah’a andolsun ki şiamızdan olan iki kişi birbirinden küserek ayrılmazlar, meğer ki ben onların birinden teberri eder ve lanet okurum. Genellikle de her ikisine böyle yaparım.” Muattib İmam aleyhi’s-selâm’a: “Canım sana feda olsun, zalime karşı böyle yapman açıktır ama mazlumun suçu nedir?” dediğinde Hz.İmam Sadık aleyhi’s-selâm şöyle buyurdular: “Çünkü o da kardeşini barışa ve kendisiyle ilişki kurmaya davet etmiyor. Babamın şöyle buyurduğunu duydum:  “Şiamızdan olan iki kişi kavga ettiklerinde onlardan biri küserse mazlum olan şahıs arkadaşına dönüp aralarındaki küskünlük ve dargınlığın ortadan kalkması için “ey kardeş suçlu benim” desin. Allah-u Teâla adaletli hakimdir. Kendisi mazlumun intikamını zalimden alır.”

Al-i Muhammed aleyhimus-selâm’ın fakir şiilerini tahkir etmeyin; onları azarlamayın; onlara lütufta bulunun. Allah’ın, malınızda onlar için karar kıldığı hakkı kendilerine verin; onlara ihsanda bulunun; Âl-i Muhammed aleyhimus-selâm’ın adıyla halkın malını yemeyin. Çünkü ben Hz. Sadık aleyhi’s-selâm’ın şöyle buyurduğunu duydum: “İnsanlar bizim hakkımızda üç gruptur: Bir grup Kaim’imizin (İmam Mehdi’nin) zuhur etmesi ümidiyle (onun hükumetinde) dünyamızdan bir şeye ulaşmak için bizi seviyorlar; onlar sözlerimizi söyleyip ezberliyorlar; fakat amelimize gelince kusur ediyorlar. Allah onları cehenneme atacaktır. Bir grup da bizim adımızla halkın malını yemek için bizi severler; sözümüzü dinlerler;  amel yapmakta da kusur etmezler; Allah-u Teâla onların karınlarını ateşle dolduracak; açlık ve susuzluğu da onlara musallat kılacaktır. Bir grup da bizi severler; sözlerimizi öğrenirler; emirlerimize itaat ederler; yaptığımız amellere aykırı harekette bulunmazlar; onlar bizdendir; biz de onlardanız.”

Zengin zenginliği, fakir de fakirliği oranında yardımda bulunmayı terketmemelidir. Kim Allah’ın onun en önemli  ihtiyacını  yerine getirmesini   dilerse,  en   fazla   ihtiyaç  duyduğu   malı,  Âl-i Muhammed ve  onların Şiasına ulaştırmalıdır. Size hak söz söylendiğinde sinirlenmeyin. Hak ehli, hak sözü açıkça söylediklerinde onlara kızmayın. Çünkü mü’min kendisine söylenen hak söze öfkelenmez.

Hz.Sadık aleyhi’s-selâm’ın huzurunda olduğum  bir  vakitte İmam aleyhi’s-selâm: "Ey Mufazzal, ashabın (yani Kufe’de bulunan şiiler) ne kadardır?” diye sorduklarında; şöyle dedim: Pek azdır. Kufe’ye döndüğümde şiiler bana saldırıp; etimi yediler (yani gıybetimi ettiler); haysiyetime dokundular; hatta  bazıları bana saldırıda bulundu. Bazıları beni vurmak için Kufe’nin sokaklarında pusu kurdular ve hiçbir iftiradan çekinmediler.

Bu olay Hz. Sadık aleyhi’s-selâm’a bile ulaştı. Sonraki yıl (Hicaza döndüğümde) İmam’la ilk karşılaştığımızda selamlaştıktan sonra şöyle buyurdular: “Ey Mufazzal, hakkında duyduğum bu söylenen sözler nedir?” Cevabta: “Söylenen sözlerin bana bir zararı yoktur.” dedim. Hz. Sadık buyurdular ki: “Evet, o sözler onların kendi zararınadır; öfkeleniyorlar mı? Yazıklar olsun onlara; ashabım pek azdır dediniz, hayır, Allah’a andolsun ki onlar bizim Şiamız bile değillerdir; şiamız olsaydılar, sözünden öfkelenip rahatsız olmazlardı. Allah bizim şiamızı, onlarda bulunan sıfatlardan başka sıfatlarla vasfetmiştir. Cafer Sadık Şiası dilini korumalıdır. Yaratıcısı için çalışmalıdır. Efendisine ümit etmeli ve Allah’tan, korkması gereken bir şekilde korkmalıdır. Yazıklar olsun onlara; acaba onların arasında, çok namaz kılmakla yay gibi bükülen veya şiddetli korkudan dolayı şaşkınlara benzeyen, huşu ve huzudan körler gibi olan, oruç tutmaktan hastalar gibi görünen ve uzun süreli susmak ve sükut etmekten dolayı da sağırlara benzeyen bir kimse var mıdır? Acaba onların arasında geceleri çok namaz kılmakla ve gündüzleri de oruç tutmakla kendisini zahmete düşüren veya Allah korkusundan ve biz Ehl-i Beyt’in sevgisinden dolayı dünya lezzeti ve nimetlerinden kendisini mahrum bırakan bir kimse var mıdır? Onlar nasıl bizim Şia’mız olabilirler? Oysa ki onlar bizim düşmanlarımızla düşmanlık ediyorlar ve bunu yapmakla onların düşmanlığını daha da çoğaltıyorlar. Onlar (soğuktan inleyip hırıldayan) köpekler gibi hırıldıyor; kargalar gibi ihtiras ediyorlar. Bil ki eğer onların sana çıkışma ve saldırılarından korkmasaydım, evine girip, kapıyı üzerine kapatmanı ve hayatta olduğun müddetçe yüzlerine bakmamanı emrederdim. Fakat yanına gelirlerse onları kabul et. Allah onları kendilerine hüccet kılmıştır; aynı zamanda onlarla da diğerlerine hücceti tamamlamıştır.”

Sakın dünya, dünya nimetleri, dünya güzellikleri ve dünya mülkü sizi aldatmasın; bunların size bir faydası olmaz. Allah’a andolsun ki kendi ehline de bir faydası olmamıştır.

Alemlerin Rabbi Allah’a hamd, mevlamız Muhammed Peygambere ve pâk Ehl-i Beyt’ine salat (rahmet) olsun.


Mufazzal ibn-i Ömer, Hz. Sadık aleyhi's-selâm'ın seçkin sahabelerindendir.

 


 

Aleviyyun (Aleviler) PDF Yazdır e-Posta
Administrator tarafından yazıldı.   

İslam Devleti’nin kurulduğu ilk yıllarından tutun da, günümüze kadar hakkımızda çok şey yazıldı ve halen yazılmakta... Yazılanların çoğu Alevi olmayan kişilerin kaleminden çıktı. Yani, Alevi olmayanlar bildikleri veya duyduklarını referans alarak ya da anlatmak istedikleri şekilde Alevileri anlatmaya çalıştı...

İnsanlar bu yazıları okuduklarında ya da duyduklarında farklı tanıdı Alevileri, kimileri belki de kin duydu bizlere. Hâlbuki insanların bizi doğru şekilde tanımasını isterdik. Ama bir türlü fırsat bulamadık kendimizi tanıtmaya...

Şimdi bu siteyi, Alevi Bilgi Kaynağını kurduk insanlara, bizleri tanımak isteyen insanlara. Ama özellikle Alevi gençliğine... İnançlarını doğru düzgün bir şekilde öğrenmelerini; ne olduklarını bilmelerini, başka inançtan olan kimselerden kendilerine soru sorulması halinde de, kendilerini ifade edebilmeyi öğrenmelerini amaçladık... Gençlerimiz, gittikleri hemen her yerde Alevilikle ilgili sorulara muhatap olmaktadır... Ne yazık ki, gençlerimizin çoğu, inançsal konuda bilgi eksikliklerinden dolayı, ya doğru bir cevap verememekte ya da sessiz kalarak kendilerine anlatılanlar karşısında hiçbir yorum yapamamaktadır.

Sitemizin adı Aleviyyun yani Alevilerdir. Ehlibeyt yolunda giden, on iki imama bağlı Hz. Ali (as) velayetine tutunmuş, günümüzde Doğu Akdeniz bölgesinde yaşayan ve Arap Alevileri olarak da adlandırılan biz Alevileri tanıtan bir sitedir.

Amacımız herkese Aleviliği gerçek şekliyle anlatmaktır. Birinci ağızdan, Alevilerin dilinden. Hakkımızda tarihte o kadar iftira atıldı ki, insanlar  </center> !important;">artık Aleviliğin gerçekte nasıl bir inanç olduğunu bilmez oldu. Kimileri bizi Bektaşilerle karıştırdı, kimileri de bizi ayrı bir din, İslam dışı bir inançmışız gibi göstermek istedi! Oysa Alevilik ne Bektaşiliğe ne de gösterilmek istendiği gibi İslam dışında bir inanca benzemektedir. Alevilik Hz. Ali (as) ‘ın velayetinde, Kuran’ı Kerime ve peygamberin gerçek sünnetine ve Ehlibeyt’e (aleyhümesselamecmain – a.s.a) bağlı İslam’ın özü olan bir inançtır.
 

 Kaynak: http://alevilik.nedir.com
 
Kaynak: http://www.aleviyyun.com/


Toplam 72593 ziyaretçi (114850 klik) sitemizi ziyaret etmiştir!...
 

Allah'a hakkıyla kulluk etmek; ölmeden ölmek, nefsini yenmektir!..

***
***
Duyuru Panosu
SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ... "http://cevdet-akburu.tr.gg//" İSİMLİ SİTEMİZ 12.06.2014'TEN BERİ YAYIN HAYATINA DEVAM ETMEKTEDİR!
SİZLERİ HEM BİLGİLENDİRMEK HEM DE HOŞÇA VAKİT GEÇİRTEBİLMEK GAYESİNDEYİZ...
SİTEMİZ ASLA TİCARi AMAÇ GÜDÜLMEKSİZİN SADECE ALLAH RIZASI İÇİN HİZMETE SUNULMUŞTUR!..
***
HABERLER OKU
GÜNCEL HABERLERİ OKUMAK İÇİN,
HABER LİNLERİNİ TIKLAMANIZ YETERLİDİR.
***
ip adresi
***
View Cevdet Akburu's profile on LinkedIn
***
***
***
***

 
twitterfacebookgoogle pluslinkedinrss feedemail
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol