
HAK YOL’DA YÜRÜMEK; KILDAN İNCE, KILIÇTAN KESKİNDİR!
Hak Yol’da yürümek; kıldan ince, kılıçtan keskindir!.. İnanç ister, emek ister, azim ister, dayanma gücü ister, aşk ister, sabır ister, her başa gelen kaza beladan ders çıkararak Hakk’a daha da sarılmak, her defasında O’ndan tevekkülle af ve mağfiret dilemek gerekir!...
Tamam ben Hakk Yol’a girdim, Hakk yolda yürüyeceğim demekle olabilecek kadar çok kolay bir iş değildir. Kısa günde değil 40 kere, 40 bin kere denenirsin. Şeytan, o sinsi Melun hep içinde, dışında, sağında, solunda, önünde ve arkandadır. Her nefes o sinsi Melun’u ensende hissedersin. Hakk Yol’a girdiğin için musallat olur sana. Ama sen gerçek iradeni gösterirsen, ancak bu şekilde günün birinde gerçekleri görmen sağlanır. Bu yolda Mürşid’in belli değilse karanlık mahsenlerde ve düz ovalarda yolunu şaşırır kalırsın. Önce kendine bir Mürşid “Yol Gösterici – Rehber” edinmelisin. Benim burada kasdım Mürşid olarak manevi anlamda bir yolgöstericiyi kasdediyorum Ehlibeyt Mürşid'liği gibi... Bu da bizim bildiğimiz şekilde istemekle değil ancak tassavvuf ve tevekkülün aşama aşama devrelerinden sonra kendinize Mürşid olarak seçtiklerinizin sizi kabul etmesiyle gerçekleşen çok uzun ve çok çetrefilli bir yolun henüz başlangıç safhasında bulursunuz kendinizi, artık bu yola girdiğiniz ve geri dönüşü olmayan ve dönülecek olursa sizi hüsrana sevkedecek bir Marifet yoludur bu hakiki yol. Bunun devamını içine sindirebilirsen sırlara erebileceğin hakiki yol olan “Sırrı Hakikat” yoluna mazhar olursun. Hepsi aşama aşama ve çok büyük irade ve meşakkat gerektiren hakiki Hakk Yol’dur. Bu yol öyle zordur ki, hem nefsinizle hem şeytanla hem de kendi özbenliğinizle bir iç savaş halinde olursunuz… Bu savaşı kazanmak ve Hakk’a hakkıyla kul olmanın olmazsa olmaz şartlarından birisi “Ölmeden Ölmek ve Nefsini Yenmek” şartı ve yaşam biçimi en önemli kuralıdır bu yolun.
Şeytan o sinsi Melun sizi çok defa bu yoldan alıkoymak ister. Hiç ummadığınız anlarınızda sizin en zayıf ve en iradesi düşük halinizi kollar ve sizi kendine kul köle ve biat ettirmek için elinden gelen tüm yol ve yöntemleri dener. Bu hale düşmenizin tek sebebi ise zikri bırakıp bir an için dünya heveslerine dalmanız ve Allah’ı unutmanızdan kaynaklanan geçici şuur kaybı ve bir depresyon halidir. Ama tez zamanda toparlanıp Allah’a tevekkülle yönelerek O’ndan af ve mağfiretler dileyerek gelecekte bu tür yanlışlara düşmemek için O’ndan yardım ve merhamet dilemenizle o kazayı küçük sıyrıklarla ve zararlarla atlatabilirsiniz. Bu başınıza gelenlerin de en büyük sebebi eğer siz Allah’ı ve O’na zikri unutur da dünya ile ilgili şeylere meylederseniz, size lutfedilen "SIR" sır olmaktan çıkıverir ansızın ve kendinizi harap bitap düşmüş halde buluverirsiniz Allah korusun... Nefsine ve Şeytan’a kul olmamak için Allah’a kulluk etmekten daha güzel ve daha hayırlı hiçbir amel yoktur… Allah (cc), kendisine hakkıyla sığınan ve tevekkül eden kullarıyla her an her yerde ve her nefes beraberdir… Cevdet Akburu