cicek-010.gif

 

İLİM YUVASI / OCAĞI

ANA SAYFA
ATATÜRK KÖŞESİ
2018 UMUTLARIMIZIN YEŞERECEĞİ BİR YIL OLSUN
CEVDET AKBURU KİMDİR?
CEVDET İSMİNİN ANLAMI VE ÖNEMİ
SİTENİN KURULUŞ FELSEFESİ
ALLAH (CC)'E İLTİCA ZİKRİM
AŞK-I HÜDA ( AŞK-I SEMA) - "HU AŞKI"
HAYATIMA YÖNVEVEREN VE IŞIK TUTAN HADİSELER
SEMA'DAN SENA'YA MANA ALEMİ!
MANA ALEMİNDE LUTFEDİLENLER!
SIR KAPISI - SIRR-I HAKİKAT
HAK YOL’DA YÜRÜMEK; KILDAN İNCE, KILIÇTAN KESKİNDİR!
DİNİMİZİN EMRİ; OKU EMRİ ÜZERİNE İNŞAA EDİLMİŞTİR!
ALEVİ DEYİŞLERİ
MUTLAKA İZLENMESİ GEREN VİDEOALAR
ALEVİLİK NEDİR?
İSLAMİYET VE ALEVİLİĞİN ÖNEMİ!
EHLİBEYT KİMLERDİR?
ALEVİLİK'TE 4 KAPI 40 MAKAM'IN ÖZÜ VE TEMEL ESASLARI
HZ. ALİ (AS)'NIN SÖZLERİ VE SIR DERYASI
HZ. ALİ (AS) HAYATI
HZ. HASAN (AS)
HZ. HÜSEYİN (AS)
HZ. FATIMA (AS)
12 İMAMLAR KİMLERDİR? KISA TANITIM BİLGİSİ
12 İMAMLARIN HAYATLARI
KUR'AN-I KERİM OKUMAYI ÖĞREN!
KUR'AN-I KERİM OKU - DİNLE
MEALLİ KUR'AN-I KERİM DİNLE
FARKLI DİLLERDE KUR'AN OKU
MEALLİ KUR'AN-I KERİM OKU - DİNLE
KUR'AN-I KERİM'DE DUA AYETLERİ
KUR'AN-I KERİM DEN AYETLER GÜLİSTANI
KUR'AN-I KERİM'DEN UYARICI AYETLER
KUR'AN-I KERİM'DE ŞEYTAN'LA İLGİLİ AYETLER!
ALLAH (CC) İLMİ İÇİN ÇALIŞANLARIN YOLU HEP AÇIK TUTULUR!
ŞEYTAN'LA İLGİLİ HADİSLER
HZ: MUHAMMED (SAA)'İN HAYATI
HZ. MUHAMMED (SAA)'İN HAYAT ÖZETİ
HZ. MUHAMMED (SAA)'İN VEDA HUTBESİ
PEYGAMBERİMİZE SALAVAT GETİRMENİN ÖNEMİ - VİDEO!
HZ. MUHAMMED (SAA)'E SALAVAT OKU
SALAVAT-I FATİH - ÇOK KIYMETLİ SALAVAT
PEYGAMBERİMİZ (SAA)'İN DUASI
41 SORUDA PEYGAMBER EFENDİMİZ (SAA)'İ TANIYALIM
SORULARLA PEYGAMBER EFENDİMİZ (SAA)
ŞEYTAN'IN DİLİYLE NEFSİN YAP DEDİKLERİ!
ALEVİLİK VE YANLIŞ DEVLET POLİTİKALARI
"ENE'L HAKK" - HALLAC-I MANSUR
SELMAN-I FARİSİ KİMDİR?
"KÜNTÜ KENZ" (GİZLİ HAZİNE) AŞK U SEVDA "HÛ" ÇEKER
ESMAÜL HÜSNA - ENGİN NOYAN - VİDEO!
HAFTANIN 7 GÜNÜ HZ. MUHAMMED (SAA)'E SALAVAT OKU!
HAKK DOSTU HIZIR (AS) VE KERAMETLİ KİŞİLİĞİ!
HAKK DOSTU MEHDİ (AS) VE ÖNEMİ:
HAKK DOSTU MEHDİ (AS)'IN ZUHUR ETMESİ
HAKK DOSTU MEHDİ (AS) ZUHUR ETTİĞİNDE ŞU GÖREVLERİ İFA EDECEKTİR İNŞALLAH!
HAKK DOSTU VEYSEL KARANİ'NİN DUA-İ MUNACATI
HAKK DOSTU VEYSEL KARANİ'NİN HAYATI VE SÖZLERİ!
HAKK DOSTU ABDÜLKADİR GEYLANİ'NİN HAYATI VE SÖZLERİ!
HAKK DOSTU ARSLAN BABA HAZRETLERİ
HAKK DOSTU AHMET YESEVİ HAZRETLERİ
HAKK DOSTU HACIBEKTAŞ-I VELİ HAZRETLERİ VE SÖZLERİ
HAKK DOSTU ŞEMS-İ TEBRİZİ HAZRETLERİ
HAKK DOSTU MEVLANA HAZRETLERİ VE SÖZLERİ!
HAKK DOSTU HACIBAYRAM-I VELİ
HAKK DOSTU YUNUS EMRE HAZRETLERİ VE SÖZLERİ
HAKK DOSTU BİŞR-İ HAFİ HAZRETLERİ, HAYATI VE SÖZLERİ!
HAKK DOSTU SAİD-İ NURSİ VE RİSALE-İ NUR
YA ALLAH YA FERDU YA HAYYU YA KAYYUMU YA HAKEMU YA ADLU YA KUDDUSÜ!..
KENZÜL ARŞ OKU
CELCELUTİYE KASİDESİ OKU!
CELCELUTİYE KASİDESİ VE ÖNEMİ
CEVŞEN-ÜL KEBİR - BÜYÜK CEVŞEN OKU
SEKİNE DUASI HAKKINDA BİLGİLER VE OKUNUŞU
CUMA GÜNÜ VE MÜSLÜMANLIKTAKİ ÖNEMİ
ŞEMS-İ TEBRİZİ 'NİN 40 KURALI
ALLAH (CC)'Ü YÜCELTEREK DUA ETMEK!
ESRARLI DUALAR
AHMET HULUSİ'DEN İKİ İSM-İ AZAM DUASI
ESMAÜL HÜSNA'LAR VE ÜÇLÜ VEFKLERİ
BESMELE'NİN SIRLARI
KİMDİR BU DİLLERE DESTAN SEYİT BATTAL GAZİ!
VUCUDU PİSLİKLERDEN ARINDIRAN SU; İNSANI GÜNAHLARINDAN ARINDIRANSA TÖVBE VE TAKVA'DIR!
GİZEMLER VE BİLİNMEYENLER HER ZAMAN ÜRKÜTÜCÜDÜR
İLMİN KİŞİ VE İNSANLIK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ
ARAŞTIRMACI YAZAR İSMAİL UÇAKÇI'NIN AŞİRET ARAŞTIRMASI SONUÇLARI
HER SIKINTIDA DUAYA SARILMAK
DÖRT BÜYÜK MELEK KİMLERDİR?
SORGU MELEKLERİ "MÜNKER VE NEKİR"
EVVELCE CİNLER ALEMİ VARDI
CİN MUSALLATI - CİNLERLER İNSANA NASIL MUSALLAT OLURLAR?
İSLAMDA İNSAN EŞİTLİĞİ VE KADININ YERİ
HERKESİN BİLMESİ GEREKEN DİNİ BİLGİLER
KÜÇÜKERİKLİ KÖYÜ NEREDEDİR VE NASIL BİR YERDİR?
İL İL TÜRKİYE'Yİ TANIYALIM!
GAZETE BAŞSAYFALARINA GÖZAT!
TARİHTE BU GÜN NE OLDU?
İŞ VE İŞÇİ BULMA İLANLARI
BİLGİSAYARINIZ İÇİN ON SEÇKİN PROGRAM
GERÇEĞE EN YAKIN ÇEVİRİ YAPAN ONLINE SİTELER
MISIR PİRAMİDLERİ 3D SANAL İZLE
KIYAMETİN KUYRUKLU YILDIZLARI!...
UYDUDAN BULUNDUĞUNUZ YERİ İZLEYİN!
2014 KURBAN BAYRAMI NE ZAMAN
HURRİYET BUMERANG HABER
İLLER ARASI MESAFELER
HTML KOD DENEME
DİĞER WEBSİTELERİMİZ
LÜTFEN ANKETİMİZE KATILIN...
Ziyaretçi defteri
İletişim
 

EVVELCE CİNLER ALEMİ VARDI

 
 İNSANDAN ÖNCE YARATILMIŞ: CİN TOPLUMU

İnsanoğlunun atası Adem yaratılmadan çok önce cinler yaratılmıştı. Cinler, Dünya'dan önce Marsgibi başka gezegenlerde muhtemelen yaşamlarını sürdürdüler. Bu gezegenlerde yaşayan "cin toplumları", insan toplumları gibi kendilerine gelen elçilerin İslam'a çağrılarını kabul etmeyip, elçilerini öldürmek istediklerinden dolayı, yaşadıkları gezegenle birlikte helaka uğramışlardır.

Allah, insanlar gibi cinleri de takva ve fucura yönelme potansiyelleriyle yaratmıştır. Bir süreAllah'a köle olarak yaşayan cinler, daha sonra sapmışlardır. Cin toplumlarına da içlerinden elçiler gönderildi ve uyarıldılar. Ancak uyarılardan yüz çeviren, yaşadıkları gezegeni ifsad eden ve kan döken cin toplumları, sünnetullahgereği helak edildiler. Cinlerin boyut ve hızları dikkate alındığında helaklarını, "zalim cin toplumu"nun yok oluşuyla beraber yaşadıkları gezegenin yaşanmaz hale geldiği şeklinde anlayabiliriz. İslam'a çağıran elçilere icabet edenlerin ise kurtuluşa ererek; başka bir gezegende; en son Dünya'da yaşamaya devam ettikleri bir gerçektir. Bu helakların sayısınıAllah bilir. Ancak şu da bir gerçektir ki; Adem daha yaratılmadan önce dünyanın sorumlu sakinleri elbette cinlerdi.

İblis, Allah'tan en çok korkan ve O'na itaatte en önde bulunan "cin toplumu"nun öncülerinden birisiydi. Allah onu, kendisine olan bu "samimi itaati ve ibadeti" sebebiyleyükseltti ve başmelekler boyutuna çıkardı. O artık meleklerle beraber Allah'ı zikreden"nefis sahibi bir melek"ti ve ismi de Azaz-El'di. Yani "El"in(Allah'ın) azizi; şereflisi,değerlisi. Dünya'da yaşayan "cin toplumu"nun uyarıcı elçilik görevini ve liderliğini de üstlenen Azaz-El, zaman zaman Dünya'ya gelip müslüman cinlerle beraber, kafir cinlere karşı savaşmış ve büyük yararlıklar göstermiştir. Bu durum, Adem yaratılıncaya kadar böyle devam etmiştir.

İlk önce Adem'in kendisine bağlı olacağını sanan Azaz-El, daha sonra "meleklerle beraberAdem'e saygı"ya çağrılacağını anlayınca; kalbinde sakladığı kibrini açığa vurmuştur. Azaz-El, Sonsuz Yüce Allah'ın kendisine verdiği "yükselme nimeti"nin şımarıklığı ve sapkın cinlerle mücadeledeki başarılarının sarhoşluğuyla; günbegün kendisini, diğer meleklerden de üstün görmeye başlamıştır. Daha sonra bu saklı kibrini, Sonsuz Yüce Allah ortaya çıkarmış ve kovmuştur. Böylece "melek boyutu"ndan düşürülmüş, Azaz-El iken İblis;ümitsiz, değersiz bir cin-şeytan olmuştur. Adem'in cennette denenmesinde de kendisine rol verilen İblis; Adem'i de cennetten kovdurmuş ve yeryüzünde Adem ve oğularının, yeminli-intikamcı bir düşmanı olmuştur:

Biz meleklere dediğimiz zaman: "Adem'e secde edin!" (Melekler), İblis müstesna, secde ettiler. O, cinlerdendi.Böylece Rabb'inin emrinden dışarı çıktı. "Beni bırakıp, onu ve soyunu mu veliler edineceksiniz? Onlar(şeytanlar), sizin düşmanlarınızdır. Zalimler için ne kötü bir bedel!"

[KEHF(18)/50]

Biz meleklere, "Adem'e secde edin!" dediğimiz zaman; İblis müstesna, secde ettiler. (İblis), diretti, büyüklenmek istedi ve kafirlerden oldu.
Biz söyledik ki: "Ey Adem, sen ve eşin cennette oturun. Siz ikiniz dilediğiniz yerden bol bol yiyin, şu ağaca yaklaşmayın. (Şayet yaklaşırsanız) zalimlerden olursunuz."
Şeytan(İblis), oradan o ikisini kaydırdı. Böylece içinde bulundukları o (cennetten), ikisini çıkardı. Biz de dedik ki: "Bazınız bazınıza düşman olarak (Arz'a) inin. Arz, sizin için karar yeridir ve bir vakte kadar da geçim vardır."

[BAKARA(2)/34-36]

Muhakkak Biz, sizi yarattık, sonra size şekil verdik. Sonra meleklere: "Adem'e secde edin!" dedik. İblis müstesna secde ettiler. (İblis), secde edenlerden olmadı. 
(Allah) dedi ki: "Sana emrettiğim zaman, senin secde etmene mani olan nedir? (İblis) dedi ki: "Ben ondan hayırlıyım; (çünkü) onu çamurdan, beni ateşten yarattın."
(Allah) dedi ki: "Öyleyse oradan in! Burada senin büyüklenmen olmaz! Çık! Muhakkak sen, aşağılık olanlardansın."
(İblis) dedi ki: "Bana kalkış gününe kadar süre ver."
(Allah) dedi ki: "Şüphesiz sen, süre verilenlerdensin."
(İblis) dedi ki: "Sen'in, beni azdırman sebebiyle, Sen'in doğru yolunda onları (saptırmak için) elbette oturacağım."
"Sonra da onların(insanların) önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından elbette geleceğim ve Sen onların çoğunu şükredici bulmayacaksın."
(Allah) dedi ki: "Sen oradan kınanmış ve kovulmuş olarak çık! Onlardan (insanlardan) her kim sana tabi olursa, elbette sizin hepinizi, cehenneme dolduracağım."

[ARAF(7)/11-18]

Allah'ın şerefli bir kölesiyken; büyüklenerek, kovulmuş şeytan olan İblis, "cin toplumu"nun önderlerinden bazılarının da ayaklarını kaydırarak; kendisiyle birlikte onları da şeytanlaştırdı. Böylece Dünya'da ilk "şeytani çekirdek kadro" oluştu. Önceden Müşrik ve Müslüman olarak ayrışan cin toplumu; daha sonra Müslümanlar, Müşrikler ve Şeytanlar olarak üç millete(topluma) ayrılmış oldular. İblis'in başını çektiği cin-şeytanlar; bir taraftan kendi aralarında hiçbir ahlaki sınır tanımayan ilişkilerle çoğaldılar. Diğer taraftan İblis, cinlerden birçoklarını saptırıp kendisine köle edindiği kimselerle"şeytan milleti"ni çoğalttı ve insanların peşlerine düştü. Tarih boyunca da insanlardan İblis'e köleler devşirdiler. Bu yolla devşirdikleri "insan şeytanları"yla yeryüzünde giderek güçlendiler.

Hanok'un Kitabı'nın Kumran mağaralarında bulunan Aramca aslında; İblis'in, "düşmüş melekler" olarak yutturmaya çalıştığı cinlerden 19 yardımcısı, isimleriyle sayılmaktadır. Ayrıca cinlerden olup, İblis'i, Allah'a tercih eden bu sapkınların, insan kızlarıyla birleşerek "devler"i; yani "Ye'cuc-Me'cuc"u oluşturduğu ifade edilmektedir:

"..Bütün bunlar(19 İblis'e tabi cin), seçtikleri arasında kendilerine eş seçtiler, onların yanına gitmeye başladılar ve onlarla kendilerini kirlettiler. Onlara büyücülük ve sihirbazlık öğretmek için ...onlardan hamile kalıp 'devler'i doğurdular."

Nitekim Kur'an, bu konuya şöyle ışık tutmaktadır:

O gün (Allah) onların hepsini toplar: "Ey cin topluluğu, siz insanlardan kendinizi çoğaltmak istediniz." (Bunun üzerine) onların(cinlerin), insanlardan dostları olan kimse dedi ki: "Rabb'imiz, bazımız, bazımızdan yararlanıp, bizim için takdir ettiğin süreye ulaştık." (Allah) dedi ki: "Allah'ın dilediklerinin dışında, onların barınağı ateştir ve orada kalıcıdırlar. Muhakak senin Rabb'in Hakim'dir, Alim'dir."

[ENAM(6)/128]

Bu mesele, bilindiği gibi Tevrat'da da, saptırılmış bir ifadeyle; "Tanrı oğulları, insan kızlarıyla evlendi, Nefilimler(Devler) ortaya çıktı" şeklinde ifade edilmiştir. Buradaki Tanrı oğulları; bir İblis yalanıdır. Tevrat'ta geçen"Tanrı oğulları", İblis kovulduğunda onunla beraber şeytanlaşan yukarıda söz ettiğimiz cinlerdir.

Bu temel tespitleri yaptıktan sonra; "cinlerin toplumsal yaşamları"nı ve "karakteristik özellikleri"ni gözden geçirebiliriz. Tabii ki cinlerin sapkın kardeşleri cin-şeytanların, "toplumsal yaşamları"nı ve "karakteristik özellikleri"ni ayrı bir araştırma konusu yapacağız.

İnsan nesli, yeryüzünde yaşama başladığında, kendisinden daha önce yaratılmış, insan gibi sorumlu ve nefis sahibi cinlerde yanı başlarında bulunmaktaydı. Aynı "dünya uzayı"nı paylaşan bu iki "cin ve insan toplumu"nun yaratılış gayesi aynıdır. Nitekim Kur'an da Sonsuz Yüce Allah şöyle buyurur:

''Ben, insanları ve cinleri, ancak Bana köle olsunlar diye yarattım.''

[ZARİYAT(51)/56]

Biz bu yazımızda, Kur'an ve hadis kaynakları ışığında, cin toplumu üzerinde duracağız. Bilim ve teknoloji; matematik, fizik, astrofizik, mühendislik, kimya, tıp v.s. alanlarındaki gelişmelerle birlikte; evrenin yaratılışı, madde-antimadde yapısı ve özellikleri, boyut kavramı, zaman, hız, insanın yapısı gibi temel konuların daha iyi anlaşılması nedeniyle"cinler"in, yaratılışı-yaşayışı ve özelliklerini daha iyi kavramamız mümkün olmuştur.

KUR'AN'DA "CİN" VE KELİME ANLAMI

Kelime olarak "cin", "cnn" kökünden türemiştir. "Cenne" fiilinin anlamı; bir şeyin duyu organlarından saklı kalması, gizlemek, saklamaktır. Bu kökten türemiş kelimelerden birkaçı şunlardır;

"Cinne"; cin demektir. Topluluk ismidir. 
"….İblis müstesna, secde ettiler. O, cinniler(cinler)dendi…" [KEHF(18)/50]

"Cinnet"; delilik, çılgınlık, cinler.
"Yoksa onda bir cinnet(delilik) mi var diyorlar…" [MÜMİNUN(23)/70]
"….Elbette cehennemi, tamamen cinnet(cinler)den ve insanlardan dolduracağım." [HUD (11)/119]

"Canne"; cinler, bir tür yılan.
"(Musa), onun cannu(yılan) gibi hareket ettiğini gördü." [NEML(27)/10]
"Canne(cinleri), dumansız, karışık ateşten yarattı." [RAHMAN(55)/15]

Elmalı Hamdi Yazır, tefsirinde, "Cânn" kelimesiyle ilgili şu ifadeleri kullanır: "Nûn"un şeddelenmesiyle "cin" demektir."cin", cins ismi; "cânn" da, sıfat ismidir.

Cenne; karanlığın basmasıyla çevremizdekilerin görünmez olması, örtü.
"Vaktaki gece (İbrahim'i) cenne(örtünce), bir yıldız gördü..." [ENAM(6)/76]

Cenin; Anne rahmi içinde gelişip büyüyen çocuk. Doğumdan önceki bu insan yavrusuna, cenin adı verilir. 
"..Annelerinizin karınlarında ecinnetun(ceninler) iken.." [NECM(53)/32]

Mecnun; deli, cinli demektir.
"Sen, Rabb'inin nimetiyle mecnun değilsin." [KALEM(68)/2]

Cunnete; kalkan, siper.
"Onlar, yeminlerini cunneten(kalkan-siper) edindiler….."[MÜNAFİKUN(63)/2]

Cennete; Ağaçlı yer, bahçe.
"… sen, cennete(bahçe)ye girdiğin zaman…." [KEHF(18)/39]

"Cnn" kökünün, Kur'an'daki tüm türevlerine bakarsak; "örtülü, saklı, gizlenen, gizli bir saik-illet" ortak anlam etrafında yoğunlaştığını görürüz.

Kur'an'da geçen "cinler", insanlar gibi sorumlu; ahirette amellerinden hesaba çekilecek olan akıl ve nefis sahibi; yiyip içen, evlenen, çoğalan; kendi istekleri dışında gözlerimizle göremediğimiz farklı boyutta; daha doğrusu bir üst boyutta yaratılmış ve dünya yaşama alanını ortak paylaştığımız "varlıklar"dır. Cinler, sizi görürler, siz onları göremezsiniz. Bu da ancak bir üst boyutta bulunabilmelerinden kaynaklanmaktadır. Bir üst boyut varlık, alt boyuttan saklıdır, ancak istediğinde alt boyut formuna girebilir:

Ey Ademoğulları, Şeytan, anne ve babanızın elbiselerini onlardan soyup, edep yerlerini göstererek, cennetten çıkardığı gibi, sizi de 'fitne'ye düşürmesin. Muhakkak o ve kabilesi(cin-şeytanlar), sizin onları göremediğiniz bir yerden(boyuttan) sizi görüyor. Muhakkak Biz, şeytanları, iman etmeyenler için dostlar kıldık.

[ARAF(7)/27]

CİNLERİN ÖZELLİKLERİ

Cinlerin Yaratılışı

Akıl ve nefis sahibi olarak insanlar gibi "Allah'a köle olsunlar" diye yaratılmış olan bu varlıklar, insanlardan elbette farklıdırlar. İşte İblis'in fitneye düştüğü bu farklılık argümanı:

"(İblis) dedi ki: 'Ben ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın.'"

[SAD(38)/76]

"Cann'ı(cinleri) de, önceden semum(kavurucu) ateşten yaratmıştık."

[HİCR(15)/27]

"Semme"nin; iğne, burun ve kulak deliği gibi anlamları vardır. "Semum"; zehir, zehir etkisini yapan "sıcak rüzgar"dır.
Tefsirlerde "semum" için şu bilgiler verilir: "Semum" kelimesi, öldürücü sam yeli; gece ve gündüz esen "sıcak yel";"nüfuz edici" veyahut "zehirleyici" anlamlarına gelir.

"(Allah), Cann'ı(cinleri), maric(dumansız-karışık) ateşten yarattı."

[RAHMAN(55)/15]

"Merece" kökünün anlamı; salıvermek, karıştırmaktır. "Maric"; dumansız ateş. Tefsirlerde "maric"; dumansız ateş için şu bilgiler verilir: Halis ateş ya da dumansız sâfi alev; karışık dumanlı bir ateş; her şeye nüfuz edebilen ve karışan mânâsında ateş; karıştırıcı; çalkalanıp duran ızdıraplı ve çoşkun bir halde bulunan saf bir ateş veya elektrik halinde olduğu gibi her şeye karışabilen bir ateş, veyahut eşyayı birbirine karıştırmak özelliği taşıyan bir ateş.

"Semum"(kavurucu, maddeye nufuz eden) ateş ve "maric"; dumansız ateş tanımlamaları, cinlerin; ışın, ışık veya birelektrik(elektron akımı) gibi hareket edebilen, manyetik etkileri de olan varlıklar olduğu çağrışımını yapmaktadır. Bu durum, cinlere, farklı bir boyut ve ışık hızına yakın bir hız yeteneği kazandırmış gözüküyor.

İblis'in büyüklenmesine sebep olan da böyle bir kökten gelip, "melek boyutu"na yükselmesi değil midir? Yaratılışları farklı olsa da cinler, aynı insanlara benzer şekilde bedenlere; kalp, göz, kulak gibi organlara; nefse ve akla sahiptirler. Nitekim insanlar ve cinler bu melekelere sahip oldukları halde; şayet "Hak"kı; "Gerçeği" görmüyorlarsa; Kur'an şöyle der:

"...Onların(cinlerin ve insanların) kalpleri vardır onunla anlamazlar, onların gözleri vardır onunla göremezler, onların kulakları vardır onunla duyamazlar… "

[ARAF(7)/179]

Cinlerin: Formları ve Boyut Farkı

Sonsuz Boyutlu Allah'ın, tüm yarattığı varlıklar, elbette sonlu boyutludur. Tüm varlıklar ve melekler arasında birboyut hiyerarşisi vardır. Sonsuz Yüce Rabb'imiz, cinleri, insanları, yarattığı her varlığı, kendi boyutuna mahkum etmiş ve belli yasalara bağlamıştır.

Muhakkak o ve kabilesi(cinler), sizin onları göremediğiniz bir yerden(boyuttan) sizi görüyor. Muhakkak Biz, şeytanları, iman etmeyenler için dostlar kıldık.

[ARAF(7)/27]

Yaşadığımız bu gezegende; cinler ve cin-şeytanlarla birlikte yaşıyoruz. İnsanoğlu, 3 boyutlu; zaman boyutuyla 4 boyutlu iken, cinler, bir üst boyutludur. Üst boyuttakiler, kendilerinden alt boyutta olanları görür ve alt boyut formuna geçebilirler. Ancak alt boyuttakiler, üst boyuttakileri göremezler ve üst boyuta kesinlikle geçemezler. Sonsuz Boyutlu olan Allah, her şeyi, bir şeymiş gibi görür ve kuşatır, ancak O'nu, yaratılmış hiç bir varlık, ne görebilir ne de kuşatabilir.

Yaratılmış hiçbir varlık, ne kendisine ne de kendisinden alt boyuttaki bir varlığa boyut atlatamaz, ancak Allah'ın dilemesi ve emri müstesna. Boyut atlamanın veya düşmenin ne demek olduğunu en iyi cin-İblis bilir. Allah'a olan köleliği ile"Başmelekler boyutu"na çıkarılmışken, itaatsizliği ile tekrar "cin boyutu"na düşürülmüştür. "Melekler"in de, gerektiğinde alt boyut varlıklarından birinin formuna girdiklerini Kur'an'dan bilmekteyiz:

"…O'na(Meryem'e), Ruhumuz'u(Cebrail'i) gönderdik, (Cebrail), düzgün bir beşer olarak göründü."

[MERYEM(19)/17]

Melekler, ancak Allah'ın emri ile hareket ederler. Meleklerin, önce İbrahim'e, sonra da Lut'a "insan formu"nda gittiklerini biliyoruz.

Cin-şeytanlar da, bu yeteneklerini kullanarak, bizim görebileceğimiz formlara bürünebilirler. Biz onları göremediğimiz için de kendilerini "melek" olarak pazarlayabilirler. Çünkü onların en temel karakterleri, yalancı ve oyuncu olmalarıdır. Hatta bu yalancılık karakteri, cinlerin adeta bir vasfıdır.

Burada, Allah'ın koyduğu yasalar işlemektedir. Cin-şeytanlar, boyut değiştirme kabiliyetleri kendi insiyatiflerinde olsa, istediği zaman birisinin formuna girer, onun yerine işler yapar veya istediği birine hayaller gösterirdi.Cin-şeytanların böyle keyfi yetkileri olamaz. Ancak kişinin sapkınlığı, şeytani vahye açık olması, Allah'a sığınmak yerine cin-şeytanlara sığınması, onlardan korkması yahut onları çağırması-reddetmemesi gibi olumsuz tavırları, bu ilişkilerde belirleyici olmaktadır. Elbette cin-şeytanlar kafirlerin ve zalimlerin dostudur. Onlara vahyeder; tahrik eder ve hatta zafer vadedebilir. Ancak "zafer, Allah'ın ve O'nun kölesi olan müminler"indir. "Bedir savaşı"nda, Süraka kılığında, kafirleri galeyana getiren İblis,"melekler ordusu"nu gördüğünde, tabana kuvvet kaçmıştır:

"…ben sizden uzağım, sizin görmediklerinizi görüyorum ve şüphesiz ben Allah'tan korkuyorum…"

[ENFAL(8)/48)]

ENFAL(8)/30'de; "kafirler, seni tutuklamak, öldürmek yahut çıkarmak istiyor ve tuzak kuruyorlar, Allah da tuzak kuruyor" ifadeleriyle, Peygamberimiz'e kurulmak istenen tuzak haber verilmektedir. Peygamberimiz (s.a.v)'in hicret edeceği günün gecesinde; onu hapsetmek, öldürmek veya çıkarmakla ilgili Kureyş ileri gelenlerinin toplantısına; cin-İblis, "Necid'li bir ihtiyar" kılığında katılmıştır. Ve şöyle demiştir: "O'nu, kabilelerin ortak temsilcileri eliyle; kanı-sorumluluğu dağıtarak öldürün!"

Günümüzde Yaklaşansaat'in bir belirtisi olarak, kendilerini insanlara göstermeye teşebbüs etmektedirler. Bu teşebbüsleri, "İblis'in planı"gereğince giderek artacaktır. Geçmişte de cinlerin, "kendi formları"nda göründüklerine dair kanıtlar vardır. İslam kaynaklarında da buna dair delillere raslamak mümkündür. Abdullah bin Mesud'tan rivayet edilen aşağıdaki hadis, bu konuya ışık tutmaktadır:

"Hz. Muhammed(s.a.v.)in ashabından bir adam, cinnilerden bir adamla karşılaşmış ve onunla güreşmiş. Derken insan, cini yere atıp yenmiş. O zaman insan, cine şöyle demiş:
'Doğrusu ben, seni gerçekten zayıf ve çelimsiz görüyorum. Küçücük kolların, sanki köpeğin küçücük kolları gibi! Siz bütün cinler mi böylesiniz, yoksa onların arasından sen mi böylesin?' 
Cin, şöyle cevap vermiş: 'Hayır, vallahi, doğrusu ben onların arasında gerçekten güçlü kuvvetliyim…'"
Darimi, C.6, Hno: 3384, s.435-436.

Ayrıca cinlerin, biyolojik yapılarının, insanlara göre daha zayıf ve sıvı ihtiyaçlarının daha fazla olduğu; bu durumun "madde-enerji dönüşümü"nü kolaylaştırdığı anlaşılmaktadır. İnsanlık tarihi boyunca ve günümüzdeki gözlemlere ve İslamkaynaklarındaki bilgilere dayanarak; bir cin tasvirini şöyle yapabiliriz:

"Kavimlerine göre boyları değişse de, genelde kısa boylu, oldukça zayıf; adeta iskelet gibi, tüysüz, sürüngen derili, vücuda oranla büyük kafalı ve iri gözlü insan benzeri bir varlık..."

Her şeyi yaratan Sonsuz Yüce olan Allah, yarattığı her şeyi de takdir eden, yasalara bağlayan, sınırlarını çizendir. Yarattığı hiç bir şey, kendi yaratılış sınırlarının dışına çıkamaz, yaratılışını değiştiremez. Her ne oluyorsa, Allah'ın yaratması ve izniyledir.

Cinler, ya "kendi formu"nda, ya "insan-hayvan gibi alt form"da, ya da bir "enerji-ışın formu"nda bulunabilirler. Ve maddeyi, enerjiye; enerjiyi, maddeye dönüştürebilirler. Madde- enerji dönüştürmelerinin bir kanıtı; kendilerinin, "maddi bir biyolojik yapıları" olmasına rağmen, görünmez "enerji boyutu"na ve geriye dönüşmeleridir. Madde-enerji dönüşümünün bir başka kanıtı ise aşağıdaki ayettir:

(Süleyman) dedi ki: "Ey ileri gelenler, sizden hanginiz, o (Belkıs), bana teslim olmuş olarak gelmeden önce, onun(Belkıs'ın) 'taht'ını bana getirecektir?" 

Cinlerden bir ifrit, dedi ki: "Sen makamından kalkmadan önce, ben onu, sana getiririm. Muhakkak ben, (bu işte), kuvvetli ve eminim."

[NEML(27)/38-39]

İfrit, Süleyman Peygamber'in emrindeki cinlerdendir. Ayette geçen konu, "Sebe Melikesi Belkıs'ın tahtı"nın getirilmesidir. İfrit, Süleyman Peygamber daha oturduğu yerden kalkmadan bu işi yapabileceğini ifade etmektedir. Başka bir ülkeden ve muhafızlarla korunan bir yerden "cin-İfrit"in, "taht"ı getirebilme potansiyeline sahip olmasının anlamı açıktır. Bu, cinlerin, madde-enerji arasındaki dönüşümü sağlama yeteneklerinden ileri gelmektedir. Bugün, bilimin peşinde olduğu madde- enerji dönüşümüyle; "madde"nin bir yerden bir yere taşınması; cinler tarafından, Allah'ın onlara yaratılıştan verdiği bir potansiyelle başarılabilmektedir.

Cinlerin Hızları

Cinler ve insanlar, kendi boyutlarına hapsedilmişlerdir. Zamanda ne geri ne de ileri gidemezler. Zamanda geri gitmeleri için ışık hızından, daha hızlı olmaları gerekir. Bu ise ancak "melekler"e has bir hız ve özelliktir. Sonsuz Yüce Allah'ın hızı ise "sonsuz"dur. O, "zaman"ı, bir boyut olarak yaratmış, yaratılmışları o zaman boyutuna bağlamıştır. Allah'ın üzerinden zaman geçmez, O, zamana haşa tabi değildir. Onun içindir ki O, ezeli ve ebedidir. O, her an her yerdedir. O'nun içinher şey, bir şey gibidir.

Tabi ki yaratılmışların, boyut farklılığı; dolayısıyla hızları ve buna bağlı yaşam süreleri farklıdır. Boyut arttıkça hız artar ve buna bağlı olarak ömür uzar. Cinler ve insanlar, "ışık hızı"na mahkum edilmiştir. Bu bizim evrenimizin hapsedildiği"üst sınır hız"dır. Bunu ne insanlar, ne cinler aşamazlar. Bu evrenin sınırlarından aşıp gidemezler:

"Oysa biz, duymak(kulak hırsızlığı yapmak için), (Göğün) oturma yerlerinde otururduk. Ancak şimdi, kim dinleyecek olursa, onu gözleyen bir 'ışın topu' bulur."

[CİN(72)/9]

"Ey cin ve insan toplulukları, eğer göklerin ve Arz'ın sınırlarından, nüfuz etmeye(aşıp-geçmeye) güç yetirebilirseniz, yapın! Nüfuz edemezsiniz, ancak bir 'sultan'(üstün bir güç) müstesna."

[RAHMAN(55)/33]

Cinler, "ışık hızı"na yakın bir hızla hareket edebildikleri için; bizim şimdilik gitmekte zorlandığımız gezegen veya galaksilere rahatlıkla gidebilmektedirler. Evrenimizin sınırlarına yaklaştıkları, Kur'an ayetlerinden anlaşılmaktadır. Ayette geçen "(Göğ'ün) oturma yerleri", birinci semanın(Göğ'ün) sınırlarıdır. Ancak cinlerin, mevcut hızla bunu başarmaları mümkün değildir. Bu durumun izahı ancak şöyle yapılabilir:

"Genel Görelilik Teorisi"ne göre, ''kurt deliği'' adı verilen "karadelik merkezi"nin, uzay-zamana bir köprü-tünel olma olasılığı, söz konusudur. Kuramsal olarak, bu yolların, kestirme yollar olduğu öngörülüyor. İnsanoğlu, karadelikler-kurtdelikleri ile zaman bakımından kestirme yolculuk yapabileceğini, bilimsel olarak mümkün görmektedir. Kanaatimizcecinler, bu potansiyeli kullanarak, birinci Sema'nın(Göğ'ün) sınırlarında, kulak hırsızlığı yapabilmektedirler.

Cinler: Gaybı Bilmezler

Gayb, Allah'ın elindedir, başmelekler, peygamberler dahil göklerde ve Yer'de hiçbir kimse, gaybı bilemez. Ancak,Allah, peygamberleri aracılığıyla, insanları uyarmak için olacak olaylarla ilgili bilgiler vermiştir. Hesap günü, dalalette olanların konuşmaları, cehennemdekilerin yakarışları, Yaklaşan Saat'te olacak olan olaylar, Deccal fitnesi vs. bunlardan bazılarıdır.

"Gaybın anahtarları, Allah'ın yanındadır, onu hiç kimse bilmez, ancak O bilir. Karada ve denizde olanların tümünü, O bilir. Bir yaprak düşmez ki, O bilir. Arz'ın karanlığındaki bir "habbe"(tanecik-çekirdek), yaş ve kuru ne varsa, hepsi apaçık bir Kitap'tadır."

[ENAM(6)/59]

"Ne zaman ki onun(Süleyman'ın) ölümünü takdir ettik. Onun ölümünü cinler anlamadı, ancak onun asasını yiyerek yere düşmesine sebep olan bir Arz canlısı(ağaç kurdu), onun ölümünü fark ettirdi. Şayet cinler, gaybı bilselerdi, aşağılayıcı bir azabta(Süleyman'ın emrinde) kalmazlardı."

[SEBE(34)/14]

Allah Resulü(s.a.v.), elçi olarak gönderilmeden önce cinlerin, "Birinci Sema"nın oturma yerlerinde, "melekler hiyerarşisi" arasında geçen bazı konuşmaları, kulak hırsızlığı yaparak dinlediklerini, Kur'an'dan muhkem şekilde biliyoruz. Peygamberimiz(s.a.v.), elçi olarak gönderildikten sonra bunu yapamadılar.

(Cinler): "Doğrusu biz Göğü yokladık, ancak onu, 'güçlü koruyucular' ve 'ışın topları'yla dolu bulduk."
"Oysa biz, duymak(kulak hırsızlığı yapmak için), (Göğün) oturma yerlerinde otururduk. Ancak şimdi, kim dinleyecek olursa, onu gözleyen bir 'ışın topu' bulur."
''Biz anlamıyoruz, Yer'deki kimseler için şer mi isteniyor, yoksa onlara Rab'leri doğru yolu mu göstermek istiyor."

[CİN(72)/8-10]

Cinlerin, yaptıkları bu dinlemeler, kahin ve medyumlara yaptıkları fısıltılar, Resulullah(s.a.v.) tarafından şöyle açıklanıyor:

"Allah, Gök'teki 'melekler'e bir şeyin infaz edilmesini emrettiği zaman, düz bir taş üstünde hareket ettirilen zincir sesi gibi heybetli olan bu ilâhî buyruğa (korku içinde) tam mânasıyla itaat etmek için melekler, kanatlarını birbirine vururlar. Kalblerinden bu korku gidince de bunlar; Cebrail, Mîkâîl gibi mukarrebin meleklere: Rabb'iniz ne söyledi? diye sorarlar. 'Mukarrebin melekler'i: 'Allah, hak söz söyledi', diye Allah'ın emir ve hükmünü bildirirler. Allah Yüce ve büyüktür, derler. İşte bu suretle kulak hırsızı 'şeytânlar'; Allah'ın verdiği emir ve hükümleri işitirler. Bu esnadakulak hırsızı o 'şeytânlar' (yerden Göğe kadar) birbirlerinin üstünde (zincirleme) sıralanmış (kulak hırsızlığına hazırlanmış)lardır. Bu durumda iken en üstteki 'şeytan', 'melekler' arasında cereyan eden konuşmayı işitir ve bu sözleri, altındaki 'şeytan'a hemen aktarır. Bazen üstteki 'şeytan', işittiği haberi altındakine ve o da kâhin veya sâhirin diline atmadan önce bir ateş topu, üstteki 'şeytan'a erişir (ve onu yakar). Bazen de haberi alttakine ulaştırıncaya kadar ateş ona ulaşmaz. Nihayet kendisine haber ulaşan kâhin veya sihirbaz, o habere, yüz yalan katıp (sağa sola) söyler. Neticede Gök'ten işitilmiş olan sözün(doğru olan kısmı) gerçekleşir. (Kâhin veya sâhir bunu istismar eder ve ettirir)." 
İbn-i Mace, C.1, H.no: 194, s. 346-347.

Cinlerin yaptığı kulak hırsızlıkları, haşa Allah'a rağmen, izin vermediği bir bilginin ele geçirilmesi veya olacak bir olayın engellenmesi, değiştirilmesi değildir. Allah'ın izni olmasaydı bunu da yapamazlardı.

Cinler de Kavimlerden Oluşur: Toplum Halinde Yaşarlar

Cinler, aynı insanlar gibi evlenirler, çoğalırlar, yaşlanırlar ve ölürler. Toplum yaşantıları ve soy bağları vardır. Onlar da çeşitli kavimlerden oluşmuş toplumlar-fırkalar halinde yaşarlar. Dünya yaşamı, onlar içinde bir sınav yeridir. Onlar da çeşitli fırkalara-tarikatlara(yollara) ayrılmıştır. Allah'a, layıkı vechiyle köle olmayı başaranlar, cennete girmeye hak kazanırlar. Sonsuz Yüce Allah'a şirk koşanlar ve İblis'e köle olarak şeytanlaşanlar, cehennem azabını hak ederler.

"O zaman ki; cinlerden Kur'an dinlemek isteyen bir topluluğu sana yöneltmiştik. Orada hazır oldukları zaman dediler ki: 'Susun!(Dinleyin!)' Kur'an'ı dinledikten sonra oraya, kavimlerini uyarıcı olmak için döndüler."

[AHKAF(46)/29]

Biz, onlara yakınlar(cin-şeytanlar) hazırladık. Onlar(cin-şeytanlar), onların önlerinde ve arkalarında olanları güzel gösterirler. Onlardan önce geçmiş olan ümmetler içindeki insan ve cinler gibi, onlara da söz(azap) hak oldu. Muhakkak onlar hüsrana uğrayanlardır.

[FUSSİLET(41)/25]

Bunlar(hakkı örtenler) üzerine, onlardan önce yaşamış olan insan ve cin toplumlarına olduğu gibi söz(azap) hak olmuştur. Muhakkak böyle olanlar, hüsrana uğrayanlardır.

[AHKAF(46)/18]

"Bizden(cinlerden) salih olanlar da var, bunun dışında olanlar da var. Bizler çeşitli yollara(fırkalara)bölünmüşüz."

[CİN(72)/11)]

"CİN TOPLUMU" VE "UYARICI ELÇİLER"

Cin toplumunu şu şekilde sınıflandırmıştık: Hak üzere olan Müslümanlar, Hak'tan sapan Müşrikler-kafirler ve İblis'e tabi olan şeytanlaşmış cinler; Cin-şeytanlar. Müslüman olmayan "cin ve insanlar"a Kur'an; "nefsine zulmedenler, Allah'ın hukukunu çiğneyenler; zalimler" der.

"(Ey Muhammed) de ki: 'Cinlerden bir grubun beni dinlediği bana vahyedildi.' (Cinler) dediler ki: 'Muhakkak biz, hayret uyandırıcı bir Kur'an dinledik.'"
"O doğruluğa iletiyor ve ona iman ettik. Elbette Rabb'imize hiç bir kimseyi ortak koşmayacağız."
"Muhakkak Rabb'imiz Azamet ve Ululuk sahibidir. O bir arkadaş ve evlat edinmemiştir."
"Doğrusu bizim beyinsizimiz(İblis), Allah konusunda saçma şeyler söylüyor."

[CİN(72)/1-4]

"Bizden(cinlerden) Müslümanlar da, zalimler de var. Her kim teslim olursa; böyle olanlar, doğruluğa(Hakk'a) erişenlerdir.''
''Ancak zalimler, cehennemin odunu olacaklardır."

[CİN(72)/14-15]

"(O cin ve insan) kafirlerinin, onlara vadedilen o azap gününden dolayı vay haline!"

[ZARİYAT(51)/60]

Allah, cinleri ve insanları "Kendisi'ne köle olsunlar" diye yarattı. İlk olarak denenen cinlerdi. Yaratılmış her şeyi başlangıçta, cinlerin emrine verdi. Dileyen iman etsin, dileyen küfretsin. Allah, cinleri, Rabb'ini tanıyacak ve ona "köle" olması gerektiğini anlayacak potansiyellerle yarattı ve onları "özgür" bıraktı. Onlara, Rahmeti'nin gereği olarak ayrıcaelçiler gönderdi. Kim, vahye kulak verir, kalbini kibir-hırs ve arzularla doldurmaz, Sonsuz Yüce olan "Rabb'ine teslim olursa", kendi kurtuluşunu hazırlamış olur. Kim de bunun tersini yaparsa Allah, ipini uzatır, ahiretini(geleceğini) mahveder.

Kendilerine verilen tüm nimetlere rağmen, "elçiler"in uyarılarını dikkate almayarak, ilk defa fesat çıkaran ve kandökenler elbette cinlerdir. Allah, meleklere: "Bir halife yaratacağım"[BAKARA(2)/30] dediğinde; meleklerin cevabı: "Biz, Sen'i tespih ve takdis ederken yeryüzünde fesat çıkaracak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" olmuştur.Meleklerin bu bilgisi, önceden nefis sahibi ve sorumlu cinlerin fesat çıkardıklarına ve kan döktüklerine şahit olmalarındandır. Allah, cinlere de içlerinden elçiler göndermiştir:

"Ey cin ve insan topluluğu, size, içinizden ayetlerimi size açıklayan ve sizi bu karşılaşma gününüzle uyaran resuller gelmedi mi? Dediler ki: 'Biz kendimize şahidiz.' Dünya hayatı onları aldattı ve onlar, şüphesiz kendilerinin kafir olduklarına da şahit oldular."

[ENAM(6)/130]

"Şayet onlar(cinler), (doğru) yol üzere gitselerdi, Biz onlara bol bol su verirdik,"
"Ki onları 'orada' deneyelim. Ve kim de Rabb'inin zikrinden yüz çevirirse, (Allah) onu artan azaba sürükler.'"

[CİN(72)/16-17]

Allah, insanlar gibi, cinleri de, özgür bırakmıştır. Dileyen iman eder, dileyenHakk'ı örter, zalim olur. Cinlere de kendi içlerinden elçiler gönderilmiştir. İblis de, Azaz-El; yani melek boyutundayken, cinlere, elçilik ve hakemlikyapmıştır. Zaman zaman da insanlara gönderilen elçilere, cinlere de tebliğ etme(elçilik) görevi verilmiştir. Musa, Süleyman ve Muhammed(s.a.v.) de bu peygamberlerdendir. Hatta Hz. Süleyman'a, cin-şeytanlar üzerinde tam bir hakimiyet verilmiştir. Cin-şeytanların azgın lideri İblis dahil birçok azgınşeytanlar, Hz. Süleyman'ın emrinde-hizmetinde bulunmuşlardır. Süleyman,onları "Süleyman Mabed"inin inşasında çalıştırmıştır. "Antik Masonluk Örgütü", İblis'in(Lusifer'in) kurdurduğu bir rövanş örgüttür. Zamanın sonunda"Küresel Dünya Hakimiyeti"nin ve son aşamasında da "Deccal Hakimiyeti"nin bir aracı olarak bu örgüt kullanılmaktadır.

Cinlerin, Peygamberimiz'in tebliğinden önce Musa'ya ve Tevrat'a muhatap oldukları ve Kur'an'dan önce Tevrat'ı dinledikleri anlaşılmaktadır:

"O zaman ki; cinlerden Kur'an dinlemek isteyen bir topluluğu sana yöneltmiştik. Orada hazır oldukları zaman dediler ki: 'Susun!(Dinleyin!)'' Kur'an'ı dinledikten sonra oraya, kavimlerine uyarıcı olmak için döndüler."
"(Cinler) dediler ki: 'Ey kavmimiz, muhakkak biz, Musa'dan sonra indirilmiş bir kitap dinledik ki, önündekini(Tevrat'ı) tasdik ediyor, oraya Hakk'a; doğru yola iletiyor.'''

[AHKAF(46)/29-30]

Alemlere rahmet olarak gönderilen son elçi Muhammed (s.a.v.), aynı zamanda "cin toplumu"na gönderilmiş evrensel bir peygamberdir. "Cinler"i de İslam'a çağırmıştır. Cinlerin, Kur'an dinlediklerini Kur'an'dan ve Hadis kaynaklarından bilmekteyiz. Peygamberimiz'in tebliğine muhatap olan cinler de, kendi toplumlarını İslam'a çağırmıştır:

"(Cinler) dediler ki: 'Ey kavmimiz, Allah'ın çağrısına icabet edin ve ona iman edin ki; sizin günahlarınızı bağışlasın ve sizi acı bir azaptan korusun.'''

[AHKAF(46)/31]

CİNLERİN EKONOMİK-SOSYAL HAYATI

Cinler de insanlar gibi toplum halinde yaşarlar. Her türlü ailevi-sosyal-ekonomik farklılaşma ve bunun sonucu olarak da sosyal gruplar-kavimler halinde bütünleşme aşamalarını geçirdikleri muhakkaktır. Hayati idame ettirmeye yönelik ekonomik faaliyetlerinin de insan toplumlarına benzer şekilde geliştiği var sayılabilir. Ancak, cinlerin daha doğal bir hayat yaşadığı; insanların yiyecek-yemeklerinden de yararlandıkları, uzak yerlerdeki su-yiyecek-meyvelere hız farkından dolayı kolayca ulaşabildikleri açıktır. İnsanlara göre yiyecek ve içecek elde etmek, yahut kazanmak konusunda daha avantajlı oldukları, sıvılara daha çok ihtiyaç duydukları bir gerçektir. Nitekim suyun, cinler için insanlardan daha hayati bir öneme sahip olduğunu aşağıdaki ayetten anlamaktayız:

"(Allah): 'Şayet (cinler), (doğru) yola yönelselerdi, Biz onların sularını bol bol kılardık.'"

[CİN(72)/16]

Nitekim kendileri de "madde- enerji dönüşümü"nü, su içersinde kolayca yapabilmektedirler. Beyinlerinin ve gözlerinin büyük olmasının da; bu dönüşümde önemli rolü olmalıdır. Bazı yiyecek kırıntılarını, bu yolla çoğaltarak; az çabayla kolayca besin elde etmeyi başardıklarına Peygamberimiz işaret etmiştir:

Cinlerin, Allah Resulü(s.a.v.)'e gelerek, azık istedikleri hadis kaynaklarında mevcuttur:
"Nusaybin cinlerinden bir heyet, benden azık istediler; sakın 'kemik'le ve 'tezek'le taharetlenmeyin. Çünkü onlar, cin kardeşlerinizin yiyecekleridir."
"Bunlar, cinlere ne fayda sağlayabilirler ki?" diye sorduklarında, şöyle buyurdu;
"Buldukları kemik üzerinde behemehal biraz et bulurlar; buldukları tezek içinde de mutlaka bir tat bulurlar."
Rudani, C. 1, H.no: 505, s. 182.

Hadisten anlaşıldığı kadar, kemiklerin üzerindeki et kırıntılarından hareketle; o kemikleri etli hale getirebiliyorlar.Tezeklerinde yaydığı kokudan yararlanbiliyorlar. Başka bir rivayette de tezeklerin içindeki arpa-ot kırıntılarını çoğalttıkları ifade edilmektedir. Cinlerin, hayvanlarının da olduğu, hadislerde geçmektedir. Bu nedenle bazı hadislerdetezeklerin, cinlerin hayvanlarının yiyeceği olduğuna işaret edilmiştir.

Peygamberimiz'in birçok hadisinde; Müslüman cinlerin, Müslümanlar'ın yiyeceklerinden yararlandıkları; cin-şeytanların ise besmele çekilmeyen yemeklere ortak oldukları; her türlü "domuz eti, kan, leş, insan kanı ve temiz olmayan şeyleri yedikleri" ifade edilmiştir. Şurası kesindir ki; besmele çekilmeyen her işte; cin-şeytanların o işe ortak olma tehlikesi mevcuttur. Bu işler, ister yemek yemek, seyehat etmek, eve girmek veya uyumak için yatmak, isterse kişinin hanımıyla halveti olsun, "cin-şeytanlar"dan "Allah'a sığınmak" gerekmektedir. Elbette Allah'ın kölesi olan kimse, tüm işlerini,"Allah'a itaat ederek ve O'nun himayesinde" yapar. Bunu yapmayan kimse de adeta: "Ben Allah'ın himayesinde değilim, O'nun izniyle hareket etmiyorum" demiş olur ki; o zaman Allah'tan koruma bekleyemez ve böylece "şeytanınetkileri"ne açık olur.

"Cin toplumları"nın, insan toplumları gibi mesleki-sosyal farklılaşmış zümrelere sahip olduğu açıktır. Cinlerin de, bireysel yeteneklerine göre mesleki farklılık gösterdiği, Kur'an ayetlerinden açıkça anlaşılmaktadır. Süleyman Peygamber, emrine verilmiş cinleri, mesleki yeteneklerine göre görevlendirmiştir:

"Süleyman'a, sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay olan rüzgarı (verdik). Erimiş bakır kaynağını onun için akıttık. Ve cinlerden de Rabb'inin izniyle onun elinin altında çalışan (kimseler) vardı. Onlardan kim emrimizden sapacak olsa, ona ateş azabını tattırırız."
"(O cinler), ona(Süleyman'a) dilediği mihraplar, temsiller(heykeller), oyma tekneler ve sabit kazanlar yapıyorlardı. (Ey) Davut Ailesi, teşekkür edin. Kölelerimden teşekkür edenler azdır."

[SEBE(34)/12-13]

"Şeytanlardan kimisi, ona(Süleyman'a) dalgıçlık ve bundan başka işler yaparlar. Biz onları(şeytanları) gözetleyenleriz."

[ENBİYA(21)/82]

Dünya gezegenini insanlarla paylaşan cinlerin, yaşama alanları; genellikle insanların yaşamadığı tenha-terkedilmiş yerler, helak olmuş kavimlerin yurtları, su havzaları, ormanlar, dağlar, mağaralar, denizler ve adalar... Peygamber (s.a.v.)'den nakledilen bir hadisde cinlerin meskenleri; "Yer'in oyuk yerleri" olarak ifade edilir.(Rudani, C. 1, H.no: 444) Bir başka zayıf hadis kaynağında ise Peygamberimiz(s.a.v.)'in, Müslüman cinleri; köylere ve dağlara; Müşrik cinleriise; dağlara, adalara ve denizlere yerleştirdiği zikredilmektedir.

Bugün "İblis'in tahtının su üzerinde olduğu" hadisi ışığında; Süleyman Peygamberle ilgili hadisler ve Kur'an'daki işaretlere baktığımızda rahatlıkla şunu söyleyebiliriz: İblis ve cin-şeytanlar, "Pasifik Okyanusu'nda, Solomon adaları merkezli bölgeyi yurt ve üs" olarak seçmişlerdir. Nitekim, İblis'in adamlarının "Lemurya toplumu" diye anlattıkları"şeytan toplumu"nun yurdu burasıdır.

SONUÇ

1) Sonuç olarak "cin ve insan toplumları" arasında, Allah'ın özgür köleleriolmaları, denenmeleri; Allah'a gerçek anlamda teslim olanlarla, olmayanların ayırımı; dünya hayatının sonunda mükafat ve ceza bakımından bir fark yoktur. Kim cin-şeytanları reddeder, Allah'tan layıkı veçhiyle korkar-sakınırsa; böyle olanlar, mahzun olmayanlar ve kurtuluşa erenlerdir.

2) Cinlerden Müslüman olanlar, insanlardan Müslüman olanları sever, kardeşleri bilirler ve onlara hiçbir zarar vermeden, mahremiyete saygı göstererek, onların yakınlarında yaşayabilirler ve onların ilimlerinden yararlanırlar. Aynı şekilde Müslüman insanlar, görmedikleri Müslüman cinkardeşlerini severler ve onlara hiçbir zarar vermek istemezler. Aralarında herhangi bir iletişim ve ilişki meşru değildir.

3) Ancak müşrik cinler, bu sınırları zorlarlar, besmele çekilmeyen yemeklerden yemeye çalışırlar. Mahremiyete saygı göstermezler. Bu nedenledir ki Müslüman insanlar, evlerine girerken-çıkarken, evlerinde yaşamlarını sürdürürken, besmelesiz bir iş yapmamalıdırlar. Müşrik cinler, cin-şeytanlar gibi insanlarla ilişki kurmaya çalışıp, bu ilişkiden bir takım yararlar sağlamak isteyebilirler. BirMüslüman, bu ilişkilerin meşru olmadığını bilir ve cinlerle hiçbir ilişki kurmaz. Nitekim Sonsuz Yüce Allah şöyle buyuruyor:

"O gün (Allah) onların hepsini toplar: 'Ey cin topluluğu, siz insanlardan kendinizi çoğaltmak istediniz.' (Bunun üzerine) onların(cinlerin), insanlardan dostları olan kimse dedi ki: 'Rabb'imiz, bazımız, bazımızdan yararlanıp, bizim için takdir ettiğin süreye ulaştık.' (Allah)'da der ki: 'Allah'ın dilediklerinin dışında, onların barınağı ateştir, orada kalıcıdırlar. Muhakak senin Rabb'in, Hakim'dir, Alim'dir.'"

[ENAM(6)/128]

4) Cinler ve insanlar "sadece Sonsuz Yüce olan Allah'a köle olsunlar" diye yaratılmıştır. Tarih boyunca müşrik cinlerve cin-şeytanlar, insanları aldatmaya çalışmışlardır. Bunda da maalesef başarılı olmuşlardır. Aldanan müşrik insanlar,cinlerle, Sonsuz Yüce Allah arasında "şirk olan birtakım ilişkiler" kurmuşlardır. Cinler'e birtakım güç ve yetkiler veren bu ilişkiler; batıldır, sapkınlıktır. Cinlerle, Allah arasında hiçbir bağ-akrabalık yoktur. Cinler, Allah'a rağmen kimseye zarar ya da yarar sağlayamazlar. Cinler, Allah'ın kızları değildir. Cinler, ne "melek"tir, ne de meleklerle bir akrabalığa sahiptirler, ne de "ruh"turlar. Bugün de müşrik cinlerin ve cin-şeytanların kendilerini; "melek", "filanın ruhu","kötü uzaylı-griler", "iyi uzaylı" vs. şeklinde yutturmaya çalışmaları, kibirli-ahmakların cehaletinden ve aldanmasından başka bir şey değildir. Cinlerle-insanlar arasında ilişki kuran hakkı örten kafirleri, Sonsuz Yüce Allah, şöyle uyarıyor:

"Hakkı örtenler, O'nunla(Allah'la), cinler arasında bir nesep(akrabalık) kıldılar. Muhakkak cinler, (mahşer günü)hazır olacaklarını bilmektedirler."

[SAFFAT(37)/158]

5) Cinlerin ve insanların kurtuluşu; alemlere rahmet olarak gönderilmiş evrensel peygamber Muhammed (s.a.v.)'in getirdiği Kur'an'dadır. İblis'in tüm hileleri, planları, insanlığın geçmişi-geleceği, Sonsuz Yüce Allah'ın azab kamçısının kimin üzerine ineceği, insanların-cinlerin nasıl "helak" olacağı, kimlerin yeryüzünün "halifeler"i olacağı, dünyanın kimin"yurd"u olacağı, "kafirlerin ve şeytanlar"ın akibetinin nice olacağı Kur'an'dadır. Kurtuluş Kur'an'a ve Kur'an'daki Hak Din; "Gerçek İslam"a iman edenlerindir. "Helak" ve "ebedi azab" ise elbette "İblis'in ve dostlarının"dır, bu böyle biline...

25/12/2010

 

Kaynaklar:
1) Kur'an-ı Kerim
2) Elmalılı Hamdi Yazır, "Hak Dini Kur'an Dili", Eser Neşriyat.
3) İbn Kesir, "Hadislerle Kur'an-ı Kerim Tefsiri", Çağrı Yayınları, çev. Dr. Bekir Karlığa, Dr. Bedrettin Çetiner.
4) Ragıp el-İsfahani, "Müfredat", çev. Doç. Dr. Abdulbaki Güneş, Yrd. Doç. Dr. Mehmet Yolcu, Çıra Yayınları, 2006. 
5) İmam-ı Şibli, "Cinlerin Esrarı", Ferşat Yayınları.
6) "Barnabas İncili", Kültür Basın Yayın Birliği, çev. Mehmet Yıldız, 3.Baskı.
7) "Kitabı Mukaddes Eski ve Yeni Ahit", Kitabı Mukaddes Şirketi, 2006.
8) Geza Vermes, Ölü Deniz Parşömenleri Kumran Yazıtları, çev. Nurfer Çelebioğlu, Nokta Kitap, İstanbul, 2005.
9) Sadi Turgut, "Özel Görelilik", Bilim ve Teknik, Şubat 2005. 
10) yaklasansaat.com
11) tr.wikipedia.org

Cinler Hakkında Merak Edilenler

İslam'a göre cinler; akıl, idrak, irade ve şuur sahibi varlıklardır. Bu sebeple Allah'a iman etmekle, Onun emirlerine itaat ve ibadet etmekle mükellef oldukları da kaçınılmaz olacaktır. Bu gerek Kur'an-ı Kerim'de Cin Suresinde ve diğer ayetlerde, gerekse hadisi şeriflerde bildirilmektedir.(1) Nitekim hem Peygamberimize (sav) hem de Hz. Musa (as) ve diğer peygamberlere muhatap olup tebliğlerini dinlemişler ve bir kısmı iman edip bir kısmı da inkar etmişlerdir.(2)
 
 
Evlenip çoğalmaları ve ömürleri
 
Cinler, erkeklik ve dişilikleri olan, ve Kur'an-ı Kerim'de, cinsel yönlerine işaret edildiğine göre de, insanlar gibi nikah yoluyla evlenen(3), insanlar gibi üreyip çoğalan, doğup büyüyen ve ölen varlıklardır.(4) Ancak ne var ki ömürleri insanlarınkinden çok daha fazla uzundur. Bu konuda cinlerin 1000 ila 1500 seneye kadar yaşayabilecekleri söylenmektedir.(5) çünkü cinler farklı bir zaman boyutunda yaşamaktadırlar. Orada zamanın akışı da farklıdır. Buna bağlı olarak, cinler yoluyla alındığı iddia edilen haberlerin gaybi bilgiler değil, yaşa ve tecrübeye dayanan bilgiler olduğu ortadadır. Zira bize kapalı olan gayb alemi onlara da kapalıdır.
 
İman ve Küfür Bakımından Durumları
 
Mümin, münafık ve kafirleri bulunan cinlerin, kafirlerine şeytan denilmektedir.(6)Cinler de bu dünyada imtihan olmak ve ahirette hesaba çekilip, cennete ya da cehenneme gidebileceklerdir. İnsanlar da olduğu gibi, iman edip salih amel yapan, hayırlı işler işleyenler cennete, inkar edip kafir olanlar, iman ve tevbe etmeden ölenler de cehenneme gidecekler ve ceza göreceklerdir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmaktadır:
 
“Andolsun ki, Cehennem için de birçok cin ve insan yarattık. Onların kalpleri vardır ama anlamazlar, gözleri vardır görmezler, kulakları vardır ama işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta yol bakımından daha sapıktırlar. İşte bunlar gafillerin ta kendileridir.”(7) Başka bir ayet de şöyledir: “Allah hepsini bir araya topladığı gün, Ey cin topluluğu! İnsanlardan birçoğunu yoldan çıkardınız' der. İnsanlardan onlara uymuş olanlar, ‘Rabbimiz! Bir kısmımız bir kısmımızdan yararlandık ve bize tayin ettiğin sürenin sonuna ulaştık' derler. Allah da buyurur ki: ‘Cehennem Allah'ın dilemesine bağlı olarak, temelli kalacağınız durağınızdır' der. Doğrusu Rabbin Hakim'dir, Bilendir.”(8)
 
Cinler Yeryüzünün Sakinleridir
 
Yukarıda mealini verdiğimiz ayet-i kerimeye ve diğer bazı ayetlere göre gerek kafircinlerden olan şeytanlar, gerekse cinler, insanlara görünmeden onları gözleyebilir. Sağından solundan, ardından ve önünden sokularak onlara vesvese verip saptırabilir ve yanlış yollara sevk edebilirler.(9) Yine cinlerin de insanlar gibi yeryüzünün sakinlerinden olduğu, varlıkları Kur'an ve Sünnetle sabit bulunduğu için, varlıklarını inkar etmek küfür sayılmıştır.(10)
 
İnsanların onları görememesi yok olduklarına delil olmaz. çünkü insan, sadece cinleri değil, daha pek çok şeyi de görememektedir. İnsanın görmesi, duyması, anlaması da sınırlıdır. özellikle varlıkların milyonda beşini ancak görebildiğimiz ve ağrı, sızı, sevgi, nefret, korku, akıl, elektrik, rüzgar vs. gibi, görmediğimiz şeylerin pek çoğuna inandığımız da düşünülürse, konunun daha rahat anlaşılacaktır.
 
Cinler Yalancı mı?
 
Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde cinlerin yalancı oldukları ve Allah'a karşı yalan uydurdukları bildirilmektedir.(11) Ancak bunun yine iman ve takva ile alakası olmalıdır. çünkü müminin yalan söylemesi yasak olduğu gibi, cinlerin müminlerinin de aynı durumda olmaları söz konusudur. Bu itibarla yalancılar, ya kafir, ya da münafık cinlerolmalı ya da imanda kemale ermemiş cinlere mahsus olmalıdır.
 
Her ülkede ve Her Şehirde Yaşarlar
 
Cinler, insanların meskun olduğu yerlerde yaşadıkları gibi, yeryüzünün diğer yerlerinde de yaşayabilirler. Asya, Avrupa, Amerika, Arabistan, Türkistan, Rusya vs. gibi ülkelerde yaşadıkları ve buralara mensup oldukları gibi, bu ülkelerin şehirlerinde yaşayıp oralara da mensup olabilirler ve Ankaralı, İstanbullu, Konyalı, Antalyalı, Bursalı vs. diye adlandırılabilirler. Nitekim Rasülullah (s.a.v)'i dinlemeye gelen bir kısım cinlerin Diyarbakır civarında bulunan Nusaybin'den oldukları bildirilmiştir.(12) Ayrıca Hz. Peygambere (sav) gelen başka bir cin heyetinin, Cezireli(13) olduğu ve Hz. Peygamberin, Medine'de Müslüman olmuş bir gurup cin bulunduğunu(14) haber verdiği de yine hadislerle bildirilen hususlardandır. Buna ilaveten, Hz. Peygamberi dinlemeye gelen bazı cinlerin de Yemenli ve o civarda bulunan Nasibin'li (veya Nusaybin) cinler oldukları da bildirilmektedir.(15)
 
Her İnsanın Bir Cini Vardır
 
Cinlerin insanlarla beraber yaşadıkları da öteden beri bilinen hususlardan biridir. Buna göre onların da insanlar gibi teşkilatlanması, askeri, polisi ve bunların rütbelerinin olması, her türlü İslami ve İslami olmayan sosyal, siyasi gurupların ve partilerin de bulunması, insanlarda galip olan zihniyet ve düşüncenin onlarda da galip veya mağlup olması, gelişmişliğin veya geri kalmışlığın bulunması mümkündür. Yani onlardaki hayat düzeni ve idare sisteminin de insanları bir çeşit taklit etmekten ibaret olabilir. Nitekim Müslim'in rivayet ettiği bir hadisi şerifte, “Her insanın meleklerden vecinlerden bir yoldaşı bulunduğu.” bildirilmiştir.(16) Cabir'den nakledilen bir hadisi şerifte Peygamberimiz (s.a.v); “Yanlarında kocaları bulunmayan kadınları ziyaret etmeyin. çünkü şeytan, herhangi birinizin damarlarında, kan nasıl akıyorsa o şekilde dolaşmaktadır.” Buyurmuştur. Bunun üzerine ashab: “Seninde mi?” diye sordular. Hz. Peygamber: “Benim de, fakat Allah, şeytana karşı bana yardım etti de, o bana teslim oldu (veya Müslüman oldu)" buyurmuştur.(17) Hadiste parantez içinde verdiğimiz “Müslüman oldu” ifadesi tercih edilen bir başka anlamdır. Ancak hadisçiler, şeytanın Müslüman olmasının söz konusu olmadığını söyleyerek, “teslim oldu, boyun eğdi” anlamına kullanmanın daha doğru olacağını söylemişlerdir.(18) Burada kastedilenin kafir bir cin olduğunu düşünmek, problemi çözer. Nitekim cinlerin kafirlerine şeytan denildiğini söylemiştik.
 
Cinlerin Meskenleri
 
Cinlerin ev ve mesken edindikleri yerlerin genellikle çöplük gibi pis yerler oldukları, buraları yer edindikleri anlaşılmaktadır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v); evlerde bırakılan çöplerin cinlerin toplantı yerleri olacağını bildirmiştir.(19) Ancak mümin hangi cinsten olursa olsun pislikten hoşlanmaz. Bunun insanların pislikten hoşlanan veya dinen pis sayılan şeyleri yapanlar gibi anlaşılmaları ve bundan cinlerin de pislerinin ve kötülerinin ancak böyle pis yerlerde yaşadıkları ve pislikten hoşlanıp lezzet aldıkları akla gelmelidir. Bununla Hz. Peygamberin İslam'daki temizliğe dikkat çektiği ve görünmeyen cinler gibi, görünmeyen mikropların da çabuk üreyip çeşitli hastalıklara sebep olabileceği hakkında da bazı alimler görüş beyan etmişlerdir. çünkü bazı hadislerde cin kavramıyla mikropların kastedildiğini de söylemişlerdir.(20) Ayrıca, Sahabe ve Tabiin döneminde, cinlerin deliklerde yaşadığına dair bir inancın var olduğu da görülmektedir. Bununla ilgili bir hadisi şerif şöyledir:
 
Abdullah b. Sercis (r.a) anlatıyor: “Rasülullah (s.a.v), (Yeryüzündeki haşarat) deliklerine idrar yapmayı yasakladı.” Bunu sebebi müfessirlerden Katade'ye: “Bu deliklere akıtmak niye mekruh kılındı?” diye sorulmuştu. O da şu cevabı verdi: “Bunların cinlere ait meskenler olduğu söyleniyordu.”(21)
 
Kaynak: http://www.yaklasansaat.com/

Kaynak: Sorularla İslamiyet



Toplam 72565 ziyaretçi (114817 klik) sitemizi ziyaret etmiştir!...
 

Allah'a hakkıyla kulluk etmek; ölmeden ölmek, nefsini yenmektir!..

***
***
Duyuru Panosu
SİTEMİZE HOŞGELDİNİZ... "http://cevdet-akburu.tr.gg//" İSİMLİ SİTEMİZ 12.06.2014'TEN BERİ YAYIN HAYATINA DEVAM ETMEKTEDİR!
SİZLERİ HEM BİLGİLENDİRMEK HEM DE HOŞÇA VAKİT GEÇİRTEBİLMEK GAYESİNDEYİZ...
SİTEMİZ ASLA TİCARi AMAÇ GÜDÜLMEKSİZİN SADECE ALLAH RIZASI İÇİN HİZMETE SUNULMUŞTUR!..
***
HABERLER OKU
GÜNCEL HABERLERİ OKUMAK İÇİN,
HABER LİNLERİNİ TIKLAMANIZ YETERLİDİR.
***
ip adresi
***
View Cevdet Akburu's profile on LinkedIn
***
***
***
***

 
twitterfacebookgoogle pluslinkedinrss feedemail
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol